Sabahın benzi solmuş isten pastan
Köprü üstü kaybolmuş sisten pustan
Barut üstünde yürür kurşun insan.
Bir hıçkırık çıktı puslu kuytudan
Gönlü buruk bir kadındı ağlayan
Dünyayı kaçıran mı var?
Telaş içinde döne durursun,
Sonsuza kalan mı var?
Sonunda her birimiz
Bir geldi geçti değil miyiz?
Karnı tok, keyfi yerinde
Güneşe yatmış bir kedi çizdim.
Şimdi bütün meselem
Rüyasını çizmektir kedinin…
Çocuk olsam keşke
Ninemin dizi dibinde
Uykuya dalsam öylece
Perili bir masal içinde
Çaresizce gördüm büyüdükçe
Elinde solgun fotoğrafı
Çocukluğuna dalıp kaldı
Ruhunu bekleyen adamdı…
Saçları alabora tıraşlı
Kara önlük yamalı
Arar durur gönlüm
Kimde sanırsa artık eşini
Sınar durur aşkın kalbini;
Çalak bir yol çek aşktan
Hazan yağmurlarına tutulmadan
Yine burulmuş kalbin
Boş kalmış ellerin
Gelmeyen kırmızı gülden,
Fena düşmüşsün düşünden;
Bir sen kalmışsın ayazda
Can candan kavlıca çıkıp dolana ki canana
Can cana değende iki can gök kıvılcım ala
Can canana varanda kalpteki korla
Can cananı tez sarmalı ki harlaya
Şiirin ressamı Su Yücel’in sözünden
Can Baba’nın Su’da kalan izinden
Bir Can Yücel çizdim gönül gözümden;
Can Yücel’den yaşamak istedi canım
Elbette çuvalladım
Bağrında türlü dirilim barınan
Güneş ve sudan canlar yaratan
Ölü otlardan güller açtıran
Ben, kara memeli toprak anan!
Yasak meyve dururken dalında




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!