Muharrem Elmacı Şiirleri - Şair Muharrem ...

Güneşin rengi de vurur yüzüne,
Saçların döker de, tel tel omuza,
Tarayım derim de, bakmaz yüzüme
Tutup da tarayan el bayram etsin.

Giderken, dönüp de, bir el sallamaz.

Hele saçları, hele saçları,
Bir dağdan bir dağa dökülür, yele saçları.
Toplar, dağıtır yele saçları,
Elime yüzüme gele saçları
Tanrının lütfüdür, yele saçları.

Dargın gibi uçtun gittin.
Bir selam verir ya da alırım demiştim.
Geldim. Fakat yoktun, durakta.
Bir iz bile bırakmadan,
Çektin gittin.
Durak sensiz,

Kara bulutları koydun araya
Ne gelir ki elden yar bundan sonra
Ayrılık zehrin de sürdün yaraya
Onar mı o yara sar bundan sonra.

Bahaneler bulup arayı açtın.

Çelimsiz, rengi kaçmış dağınık saçlarıyla,
Bir o yana bir bu yana vuruyor.
Yüzündeki üç gün önceden kalma boya izleri,
Sanırsın soyu saraylardan geliyor.
Afilli mi havalımı, kasılmaktan omuzları kavrulmuş.
Naylon terlik, çorapsız paslı ayaklarını vurmuş.

Ahu ceylan gibi dağda gezersin,
Bastığın yer değil bağrım ezersin,
Bilirsin sen, ac’zim, yaram sezersin.
Yaramın üstüne tuz bas sevdiğim.

Bilirsin sevdiğim, derdim var acı,

Yanmayan sobamızın sıcak yüzünde,
Isındık ellerimiz birbirinde.
Sürgülü kapımız kapanınca üstümüze,
Karanlık az gelmişti sıcak yüzümüze.

Sürgüleri kapanınca kapıların,

Hadi evlen, evlen diyorlar artık.
Ben istemez miyim?
Sıcak bir yuva, içinde bir can.
Hem güzel, hem işveli.
Kapıdan girer girmez,
Yakama yapışıp,

Başında esiyor kavak yelleri,
Çevirdin kendine akan selleri,
Kuruttun bahçemde açan gülleri,
Bahçeme gel dersin, gelmem mi derim?

Hasta döşeklere düşürdün beni,

Bu güzel, beni ezdiren güzel.
Diyardan diyara gezdiren güzel.
Sevdiğim ellere sezdiren güzel.
Bu garip canımdan bezdiren güzel.

Yaylada çiçeği andıran güzel.