Sen bu kapıdan çıktığın an,
Sensizlik girdi kapıdan.
Onunla da anlaşamadım.
Ve o da sessizce çıkıp gitti ardından.
Ölümler beyazdır denir hep
Bu kağıtlar da,
Ağaçların ölüleri değil midir?
Bu şiiri kim bilir hangi ağacın sırtına yazıyorum?
Onların acılarından,
Kafiyeler yontuyorum.
Ey aşk!
On yıl önce çıkmıştın karşıma
İlk defa,
O zamanlar öldürseydim seni,
Şimdi on yıllık bir cesettin karşımda.
Sonsuz aşk demem.
Sonsuzluk da biter.
Onsuz aşk derim.
Belki geri döner.
Yatalak hastalar bilir,
Yaşamın şifresini.
Nefes almaktır onların
En mühim işi.
Suyun gerçek sesini duyuyorum,
Kuşun, toprağın, taşın
Yalnızların, fukaraların gerçek sesini...
Burda her şey gerçek,
Pülümürdeyim,
İnsan sesi duyuyorum
Senin resmini araken,
Hızla ilerleyen minibüsün camında.
Sonra bir asker uyandırdı beni,
Burda resim çekmek yasak diye.
Kara gözlü bir resmin
Bakıyor bana,
Tıpkı senin gibi..
İçim ürperiyor, tuhaf oluyorum.
Yanında olduğum gibi...
Öyle bir yakıyorki içimi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!