Ardımda bırakırken maziyi
Yarım kalmışlığa teslim olmuştu kalem
Yıldızları kuşatırken karanlıklar adım adım
Ben hayalinle yanmış, çoktan kavrulmuştum
Ruhumdan süzülen dizelerle çağlarken buralarda ırmaklar
Boğazıma amansız bir düğüm gibi otururken zulüm
Zalim' in metâsına nasıl açılır bilmem
Kâh Çanakkale, kâh İstanbul Boğazları' m
Mekke' den doğalı on dört asır olmuşken kutlu ışık
Benim Altın Işık' ımın söndürülmesine şaşarım
Bir gönül semasında parıldayan
Vatan toprağına umut eken yiğitler
Sırrına aşikar oldukları hayatı,
Bir yudum şehadete değişen neferler...
Korkuyu uykusundayken avlar onlar
Haykırışımın inadı sararken yeryüzünü şimdilerde
Kâh Urumçi' de, kâh Kansu' da nefes alırım
Ordu-Balıg' da çağlarken boynu bükük Semâh' ım
Diyar-ı Türkistan' a, Hacı Bektaş' a koşarım.
Yıllardan münezzeh bir hatıra defteri dilimde
Mekanlara meydan okuyan kalem elimde
Kar, kış, kıyamet, yorgunluk ardımda
Dermansız dizler, sönmüş gözler, yitirilmiş hayaller...
Yuvasız kartal kanatlanır puslu ormanlara doğru
İsyanım burçlarını kuşatırken şu kadim beldelerin,
Kimsesiz kalmış buruk yüreklere dokunurken kardeşliğimiz,
Başkaldırışım yankı bulurken bu şehrin sokaklarında
Şu akıp giden ırmaklar anlatır denizlere;
Ruhlarımızın yarım kalan hikayesini.
Hayat-ı muhkem sakinlerinin her daim malumudur
Maruf-u kebir olsa amelin, zann-ı münkerde kıymeti yoktur.
Hadd-i zatında gayrı sen, münevver eyle yolunu
Derdi göm kalb-i kabrine; yürü artık, münevver eyle yolunu
Var git menzil-i hakikatine, karar kıl gayrı nizam-ı hikmetinde
Zahirinden ziyadesiyle kesif,
Bilenmiş pençelerde kırmızı katre...
Bulutsuzluğun ardında korku dolu düşler,
Kabuslar diyarında kara lanet var.
Uzanıp da gelen deniz diplerinden,
Bıraktığım miras sahipsiz artık şu engin derinliklerin de eteklerinde
Varisim kalmadığını öğrendi fikrim, bana kalan kızıllığın tâ içinde
Dökülen kan ve gözyaşları mıdır sence hissizlik ?
Yoksa hayal kırıklıklarının izinde duyulan eşsiz acılar mıdır hiçlik ?
Arayışımın bilmem kaçıncı asrında,
Yalnızlığımı ilan eden o sonsuzluğun hudutlarındayım.
Cesarete mugayir lavukların tek yurdu vardır, terziler;
Terzilik ekberli meslek, giydirebilirse lavuklara etekler...
İki öz çekim, bir beğeniye hapsolmuş hayatlar ne acınası...
Somutluktan soyutlanan soyutluk yoksunları ne zavallı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!