Tutunduğumuz tüm dallarda kapkara lanet belki bir tutam ışığa hasret
O ışığın hayaliyle harap olmuş kurtlar kocamıştır elbet
Bir damla abı hayat nidasıyla kırılmış kumandanlar esasında
Unutulan tac-ı tahtın yüküyle diz çökmüşler karanlığa.
Yaşamaktan pek bi fayda yok merhameti,
zalimin izinde
Zulme kükremek çok daha cazip,
aldığımız her nefeste
Hak etmeyene hak vermek zulümmüş şu devirde
Hak ettiyse ver nefretini, hissetsin iliğinde; kemiğinde
Yıllara ithafen yazdığım küfür dolu satırlarla sabahlıyorum.
Sembollere sığdırdığım duygularla adım adım nefret...
Omurgasız düzenin, aptal borazanları bağırıyor kafamda
Sürtük ruhlu asalakları mısralarıma taşıyorum.
Gel artık ceylan gözlüm,
Dağıt şu puslu örtüsünü zamanın
Uzat elini,
Uzat ki yırtayım perdelerini efkârın
Savaşmaktan bitap düşmüş gönlüme
Senden yağdır,
Sırrın rengine boyanıp yeşermiş dallar
diyarında
Tomurcuktan filizler arayan bir garip bülbül
Sonbahar dağıtan kanatlarla süzülürken hatıralara
Sesinde gonca gül, gözlerinde kor ve kül...
Zifiri boşlukları kapladı ruhumdaki karanlığın yalnızlığı,
Yürüyorken bu ıssız şehrin sokaklarında.
Fırtınalarla müteşekkil kalbimin feryatlarıydı son çığlık,
Boğazımda düğümlü acı bir tat
ve karanlığın yalnızlığı.
Yalnız, ıssız, sessiz...
Karanlık çökmüş bu şehrin sokaklarına
Meydanlarda yürüyen gençlerin arasına
Bir bankın üzerinde oturan amcaya
Onları izleyen çocukça bakışlara...
Uzaklardan sessizce süzülüyor duman,
Yakınlarda yanmış ceset sürüleri...
Alevin sarısına körük olmuş akıllar,
Yanan, özgürlüğün esir sürgünleri.
Bir acı çığlıkla irkildi ruhum,
Gül renginde kızıllaşıyor ellerimde kalan kül
Ufukların özgürlük şarkısı gökyüzünü esir alıyor
Yalnız kalan kalabalıklar fısıldıyor parolamızı
Evine dönen kimliklere sarılıyor kor renginde kül
Bir avuç hayata zenginlik olacak hayaller var
Bahtımın karasını andıran hür gözlerine hasretken
ben
Sırma saçlarının banu kokusunda rüyalarla
tutuşmuştum
ihtimallerinin en son zincirine de vurmuşken
gönlümü şimdilerde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!