Leyla'm
Seraplarımı gerçek kılan,
Sahralardaki cennetim benim.
İçime serinlik bahşeden,
nilüfer kokulu kevserim benim.
İç bataklığımda yeşerttiğim
"Dinlen!" diyorlar koşuşturma dünyasında
Oysa biliyorum ki dinlenmek kabirde bizim için
Uyumak ise
Ancak sonsuzluğa kapandığında huzur verebilir
Volkan misali kızaran gözlere..
Ve ölüm;
Siyahın, okyanusa en yakın tonuydu gözlerin
Yok oluşu müjdeleyen dipsiz bir kuyu..
Âşığın sabrını alan,
Yakarışların esefle çağlayan kıblesiydi
Issızda gizlenen bakışların.
Düşman gemileri yaklaşıyor.
Dehşetlerini birleştiren zalim müttefikler,
Karartmış boğazın aydınlık semasını..
Kara bulutlar gibi süzülüyorlar ufukta..
Füze yüklü kurdeşenler
Her yağmur yağdığında
Bir müzik sesi gelir kulağıma
Sımsıcak ve içten..
Damlalar ıslattıkça bedenimi
Yüreğime işler huzur nameleri
Ve sırılsıklam âşık olurum fezaya..
Gerek bunun mütalasını âşıklardan sor!
Bu şeraitte abide, âlime sual olmaz.
Bir ev ki sonsuz akıl ve ilmin ocağıdır,
Ancak kapısında akıllıya rağbet olmaz.
Beklemek;
Bir sonu olmalıydı bu şiddetli ıstırabın
Belki bir durak noktası
Veya ne bileyim belki ufak bir müzakere
Yaraların sarıldığı ateşkes misali,
Acıları dindirecek bir sığınak konmalıydı.
Ben Huseyn’in şirin kızı
Rugayye’dir benim adım
Kucağımda uyuturum
Babamın kesik başını
Amcam Fırat’a giderken
Kollarım! Su aşkına yollarda yoruldu
Gözlerim! Ok deyince sensizliğe boğuldu
Bedenim! Zehra’nın kollarında duruldu
Ben! Abbas’ım. Susuz Seggayım x2
Fırat yanında, Kolsuz tenhayım
En aydınlık günün şafağında
Ay'ın emeklerini yok sayan bir hevesle
Arzularsın ya sabah Güneşini,
Bu bekleyişle geceki mehtabın kalbini kırarsın..
Hem yardan geçersin hem serden.
Oysaki uykulu gözlerini yakacaktır bu yıldızın şuası



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!