Böylemiydi canom seninle o ahdımız
Karartıldı bir hiç uğruna şu bahtımız
Virân eylediler sarayımız tahtımız
Bir ömür seninle bu çîleye mahkûmuz
Heder oldu ömür sermâyemiz vahtımız
Soyumuz bozoklu bozlak okuruz
Kıldan kilim keçe çulu dokuruz
Ağır başlı milletiz hem vakûruz
Sevdâmızı bülbül gibi şakırız.
Yiğidi öldüren elâ göz bir karakaş olur
Âşığı söyleten kiraz dudak inci diş olur
Bu garibi gurbet gezdiren sevdalı baş olur
Bahar geçerde sevdiceğim sonrası kış olur.
Seni görünce sevdiceğim içim bir hoş olur.
sen davet edersin ben nasıl gelmem
sensiz bu alemde inan hiç gülmem
ben senden hakiki cananı bilmem
söyle yarim söyle vuslat ne zaman
Ağzı süt kokan,mâsum bebelerden
Gözü yaşlı,yüreği yanık analardan
Aksaçlı,beli bükülmüş ninelerden
Size bir acı haber getirmişem.
Gönlü kırık,küskün babalardan
Gurbet elde garibin halleri nice olur
Yanar yürek,hasret ateşi kor olur
Ağlar gözleri,yaşlar durmaz sel olur
Ölüm âşık için,tozlu bir yol olur.
Taşıyan goncaları,dikenli bir dal olur
Bu ayrılıkta var anlamadığım bir giz
Ne vaadler engel nede verilmiş bir söz
Sinemize ateş düştü yandı bütün öz
Yürek hissediyor göremesede hiç göz
Neydi o işveler yürekler eriten naz
Önsen'den yürüdü yüz elli kişi
Kınamayın komşular şeytanın işi
Al kanlara boyandıda gül başı (benim ek)
Daha on dört idi Esmâ'nın yaşı.
Dermedim has bahçenin güllerini
Tutmadım yarimin ak ellerini
Unutamadım şirin sözlerini
Tarayamadım zülfün tellerini
Seyredemedim elâ gözlerini
Dinle yüreğim can bir lahza susta
Morardı menekşe sümbüller hasta
Boynun büktü nergis laleler yasta
Bilmiyorum niçin dost bana küstü
Elâ göz üstünde hilaldir kaşta
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!