Öbür dünyada cenneti düşlüyorsan,
Bu dünyayı es geçemezsin dostum.
İnsanları kandırıp hakkını yiyorsan,
Sırat köprüsünde uçamazsın dostum.
Rüşvet veremezsin, elin boştur,
Düşünceler, zihnimde boşalttılar bavullarını,
Astılar giysilerini, kurdular sofralarını.
Başladılar doyumsuz sohbetlerine sıradan.
-Şey, birden terkedilmek, fırlatılıp atılmak,
-Biliyormusunuz; benim hala umudum var,
-İtiraf ettiğimden daha kötüyüm çocuklar,
Sevdanı rüzgarların koynunda saklıyorum,
Hangi fırtınana kapılsa alabora umutlarım.
Yanaklarımda azgın sellerin şırıltısı akıyor,
Tutamadım içimde seni, titriyor dudaklarım.
Sen ki; sarı saçlarında idamlar yumağı,
- Şerbet gibi bir şiir olsun,
Suyu ben olayım, şekeri sen.
Adına aşk şerbeti diyelim,
İçtikçe çoğalıp eksilmeyen.
- Sen dilediğin gibi sev beni,
Sanki dünya bana zindan,
Duramıyordum sızısından.
Ne yapıp, ne etmeli,
Doğrusu bir dişçiye gitmeli.
Ama ne gezer köyde dişçi,
Herkes amele, herkes çiftçi.
Kimi koşarken aşka
Kiminin derdi başka
İçinde sevgi olsa keşke
Kimi hayalde,kimi düşte.
Aşkım aşkım derler
Islık sesleri geliyor tellerden,
Yüreğimde sıcakcık bir duygu,
Sevgilinin sesi mi var esen yellerde,
O da mı benim gibi ağlıyordu.
Sabah güneşiyle doğuyor gözlerin,
Ay ışığı süzülürken penceremden
Gözlerim kayan yıldızlara takılıyor
Işıltılarla dansederken yakamozlar
Kalbim neden burkuluyor.
Bir kadın ağlıyor gururlu, sessiz
Yağmurlar boşalıp, sel olunca,
Coşar derelerde, yırtar toprağı,
Yapraklar sonbaharda solunca,
Koparırlar dallarındaki son bağı.
Duvak gibidir dağların dumanı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!