Yüreğimin biçilmemiş duyguları arasında öznel dokunup efil efil estikçe cız eder durur yaşanmışlığın dayanılmazlığı.
Birikip seni özlemenin atlasında renkli düşlere uzanırdım.Sol yanımda akardı pınarın.Bir narı doyuracak sulak sözlerin vardı.Yanardım seninle, sen gözlerime ışıksal özlemler savarken.
-Sönük kalırdı kalakalışın kavlarıyla yanan yüreğin gözleri. Artardık aşkların derinlerinde.
-Çatısı çekimlenmiş fillerin filini taşırdı kara sevdam. Etken bir cümlenin öznesi olarak kara bahtıma yüklem olmuştun.
Aşkın ve ayrılığın bütün renkleri çekimlerdi.Emir kipinde değildik hiçbir zaman.Emir vakilerimiz yoktu. Belirtili nesnesi olan belirginliğin cümlesiydin yazgımızın.
Berraklara serilmiş algıların dalgaları arasında artırdı içsel beyazlığın.Beyaz teninde başlardı aşkın rengi. Kırılmış demlerin duvarını boyatırdı siyah.Oysa gül cemalinin gülleri kırmızılığı kızlığın kadar saklardı seni severken.
-Asi bir dalga asiliğini alırdı.Akardı pınarın.Gözyaşı selini önlerdi güzel yaşamak. Sana ulanmış acıların arasında kalırdı vebalimin köprüsü.
-Kendimi taşırdım o narin yüreğin ipek yoluna.Yoluna düşenmiş mayınlar vardı.
-Oysa kardeştik bin yıldır.Oysa aynamızın camı kadar aynı eşitlerdeydik.
Şimdi çerçevenin arkasındaki sülüklerin oyunlarında garipler ölüyor, sensizlik artıyor Şehrinaz.
-Anaları ağlatanlar aynı. Derin güçlerin taşeronluğunu yapanlar ,derin sülüklerin uluslar arası oyunlarını seriyorlar.Biz çocuk gibiyiz.Oyun sanıp oynuyoruz. Oysa derin bir ağın içinde derin ağlar var.
-Bir birine bağlı çıkar oyunlarında oynayanlar emperyal sülükler, oynayan, oynatılan ayıcıklar kim belli değil? Kimin eli kimin cebinde, akan kanın atlasında susup ağlıyoruz ,yüreği bir ömür kanayacak analar gibi.
- Güçlü bir ülke, lider bir devlet istemeyen derin sülükler,ruhumuzun, yüreğimizin, bağrımızın kanını emiyorlar.Kendi çıkarları için kullandıkları kitlenin taşeronluğu çıkar içinde çıkarlarına bağlı derin güçlerin oyunlarıyla biter.Nemalanan onca ülke,kitle, sülük varken garibanlar şehit olacak, o gariplerin anneleri hep ağlayacak.Her bayram, her acıda, her acıklı şarkıda, her acıklı filmde.
-Sen aşka aynasın,sen ruhuma aşksın sen ağlama artık Şehrinaz.
Bir yangın filmi çekiyor kedersizlik.Yanan ile tutuşan aynı olunca ağlıyor vicdanım. Küller kullara adresiz dersler veriyor.
-Mesaj kendine masaj yaparak toparlıyor hayatı. Beni attığın çıkmazın kapısı açılıyor ayrılıklara, acılara, tanımsız veballere.
Gazı dolu beklentilerin ortasında yanan yüreğimin alevleri.İsimsiz bir geleceğin eleğinden süzülüyorum.
-Kentim yanıyor, kendim kadar.
Hercai hoşluklarının boşluğuna aldım dünya.Merkezkaç kuvveti aşkına bağlı olunca, uçup gitmedi hayallerim.
-Ağladıkça ruhumun sokakları temizlendi.Ağlamak başka mutlukları temizlemektir Şehrinaz.
- Doyumsuzluk fitili yakmış güncül yaşamın modern tuzaklarında sosyal algıların diline düşmeden seni yaşardım.
-Yapayalnızlık tufanlığını serse de herkes böyle de mutluydu.
Modernizm kendine ait aitleriyle bize egolar kenti kurardı.Herkes biraz kendine süperegolar biriktirirdi kalbinin kumbarasında.
-Sonra içinde çıkılmazların sosyal ağlarında içimizdeki aç çocuğa oyunlar hazırladık.Sosyaldik üstelik; ama bilinçaltımızın filtresi kirletilmişti.
-Gönlümüzdeki beyazlar tükenirdi.Karamsı bir devrin dışı beyaz içi kara çocuklarıydık .Oynuyorduk yaşamak dediğimiz ve değillere teslim edemediklerimizle.
-Mutlu olmayı oynardık, mutlu muyduk diye sorma.Banaldı, algılara kapalı,olgulara mama, açlıklara hazırbulunmuşluk kavıydı her şey.
-Yeni atlasların resminde kendimizi bile tanımaktan acizdik.Artık modern şehirli olmuştuk. Artık, içine yenilmiş; ama öylesi yaşanırlığı modernite sayan algısal zehrin atıklarına dökülen bu çağın kirli ırmaklarıydık.Anlamalısın ve şehrine, o saf dünyamı serdiğim, o unutulmaz aşklar yaşattığım, yaşattığın, o narinlerine almalısın beni Şehrinaz.
Hayrettin TaylanKayıt Tarihi : 6.8.2012 13:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!