Çamlarla katranları kesen uğultu,
Kişi oğlunun kulkakına vuruldu,
Uğultunla yaktın açu,
Ögtürdük seni ülgen açu,
Açu, açu; işit sagumuzu.
Çok ince bir fark çok ince
Farkındasın ama saklarsın
Sır gibi bu şiirin de içinde
Bilirsin ama susarsın
İpince bir ip
Esen rüzgar
Hoşsuz sedalar
Çalkantılı yapraklar
Kaybolan yıllar
Uyuyamamak
Ah, kavuşulmaz sevgili
Ey aruzun yüce nesnesi
Ey imkansız!
ve imkan lâneti...
Şairin çaresi
Kendin tezahür etti kendime
Kendim oldu naaşım
Akl-ı selimi yitirdi bu yiğit
Maddi ve manevi senden mustarip
Kendin tezahür etti kendime
Aşkıma lazım bir keklik
Keklik, yerden bitmelik
Tek bir keklik doyumuma yetmeli
Aşkın doldurdu gerisini
Kelimelere sığdırabilir miyim düşüncelerimi?
Düşüncelerimi, kelimeler anlayabilir mi?
Yoksa çoktan aştım mı sözcükleri?
Zaman aktı.
Savaşçı aslının kendisinde bulunduğunu biliyordu.
Savaştı,
Yıktı geçti aslın savaşçısı,
Ölmekti bu elbette ama,
Ölmesindeki gayeydi onu hayata bağlayan.
Gitmekte güneş toprağına bulanmış saçları,
Susmuş gönlümde çalan aşk çanları,
Haykırmış yüreğim: “Aşkın sonu bu olmamalı”
Lakin boşunaymış bu feryatları,
Sen ile yüreğimin sevgi bağları,
Kaçınılmazmış meğerse ayrılıkları,
- Uyanırım belki yârın,
Belki bugün.
Zamanı anlayamam hiçbir an,
Ve lâkin
Geçer beni beklemeden.
Hayat önümden geçti, gitti



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!