Nacarı sızlamayan, kefer tohumu.
Topu ayaklanmış, bir daha soğur mu?
Üstünde kahpeliği var, sana durur mu?
Canlı dirhem görse, gülecek ağzı kapanır mı?
Tan yerinde ağarır, bak sana dayanır.
Zuhur olmuş kalemlerim titriyor,
Yazsam da mürekkep yetmiyor.
Tut ki salınamadım divanım pençe
Endam yüklü bir de kübra sende
İhtişamını verdin gönlüm kaynıyor,
Fizandan nazara gelsen de,
Sıfata bürünmüş,
Bak bir daha sürünmüş.
Aklı zayi,
Güya olmuş Nafi.
Bizi kandırma,
Amelin olmuş,
Uzun bir yol rayda gidiyor Doğu Ekspres
Dallarım kırıldı kalmadı burada ki heves
Geçen yılllarımdı bana oldu derin kafes
Tükenen yolda bitmiş artık kara sefer
Ben döndüm ,geliyor dumanlı ekspres
Bilmem biter mi, köyümde bekliyor altın nefes..
Kar taneleri bekliyor ,amansız yüreğime
Tanelerin sesi berrak
Ruha oturduğu kadar denli
Yürümek istiyorum ,sessizliğin derinliği kadar
Kargaşadan uzak, nispetten mi.. terk edercesine
Karartılmış beyazlara, uzak hayat
Köyümün kenarında
Kenarın kıyısında
Duruşum hüzün..
Sayfaları Yosun tutmuş
Sürü var bir sürü
Sürmeden sürülürsen her türlü
Modası yeni türlü bir sürü
Akıp giden şu sürgün zamanda
Belli ki;
Mantığını sürüyor her türlü..
Duruyorum,
Durulamıyorum.
Gökyüzüne konmuş,
Sanki Mahperi sultansın.
Naşide kalem tutmaz,
Mürekkebi kadar güzelsin.
Kişilik bencilliğinde...
Takım elbise gibi giymiş,
Vücut oturan yüzünde.
Siması emanet olmuş,
Ah, zaman
Yosun tutmuş, ağlayan taşlardaki zaman.
Yordun, süzdün..
Ne anlatırım, nede söylerim.
Tabutla musalla taşına koyulduğum zaman.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!