Ne dört duvardan ne de bir çatıdan
Bir nefeslik huzurdan, sessizliğin arasında bile yükselen bin kelimeden,
Annenin saçındaki beyazdan,
Babanın omzundaki yorgunluktan başlar bu hikâye.
Bir çorbanın kokusunda,
Dizlerdeki yarada, yürekteki sevdada,
Sen gelince,
kelimeler yere döküldü.
Konuşmadın.
Ama sustuğun her saniye
kalbimde bir dua gibi yankılandı.
Aşk, indirimliydi bu hafta,
Üç al, bir bedava...
Sepete koydum seni,
Vicdanımla çarpıştık kasada .
Sen, fişsiz bir umut,
Bir masada toplandılar o gece,
Zamanla kazınmış yüzleriyle,
Her biri başka bir mevsim,
Ama aynı takvimden düşmüş gibilerdi.
A.... ilk lafı aldı:
ben kendime mecburum bilemezsin
gölge gibi düşerim kendi izime
konuşmam çoğu zaman, dinlerim
bir rüzgâr eser içimden, kimse bilmez
ben kendime mecburum bilemezsin
Ben seni ilk defa
nefes alırken değil,
nefesimi tutarken sevdim.
Avuç içime düşen o minik elinle
koca bir hayat başladı içimde.
Gözlerin açıldığında
Bir gün hayalimde toplandılar hepsi,
Oturdular tek tek,
salondaki koltuklar bile şaşırdı bu kalabalığa.
Adlarını anmak bile
yoklamada eski günleri çağırmak gibiydi.
Bir eski defter gibi kapanmışım,
Sayfalarım sararmış, kenarları buruşuk.
Ne zaman okusan, eksik bir harf çıkar,
Unutulmuş bir dize gibi kalmışım,
Bir zamanlar sevilen ama artık hatırlanmayan.
Bir sabah uyanınca fark ettim:
Dün gece düşlerimi çalmışlar.
Yastığın altında rüya izi kalmamış,
Sanki hiç umut etmemişim gibi.
Kapı kilitliydi,
Bugün sabah beni sıraya aldılar,
Bir dosya numarası gibi hissettim.
"Ruhum kayıp" dedim,
"Üç nüsha dilekçe getir" dediler.
Kimliğimi sordular,
Metin Kirazlı – Şiirsel Portre
Metin Kirazlı, şiirlerinde bireysel acıyı evrensel bir dile dönüştüren, modern zamanın kırılganlığını geleneksel şiirsel duyarlılıkla harmanlayan bir şairdir. Kaleminden dökülen her dize, geçmişle bugünü, içsel yalnızlıkla toplumsal gerçeği bir araya getiren bir k ...