Olmak isterdim, bir ayakkabı boyacısı,
Sırtımda sandığım, üç beş ekmek parası,
'Boyayalım mı? abi, vallahi ne verirsen',
Hatta çok ta güzel cila atarım istersen.
Siyah, kahve, laci, birkaç yeni boyam var,
İstanbul’um, sevgili İstanbul’um,
Sadece seni görmeye geldim,
O kadar yol, nice yorgunluk,
Hepsi sana feda olsun,
Seni gördüm ya, önemli değil,
İyisin, hala sağlığın yerinde,
Gözlerinde gizliydi gülüşü,
Ne kadar da manalıydı göz süzüşü,
Büyük adam gibiydi tavrı….
Sanki milyon kitabı sığdırmış bedenine
Ama bilmiyor söylediğinin mânâ ve nedeni ne?
Ve bin âlimin duruluğu sinmiş hâline,
Çöle inkılâp eder, çiçeksiz kalan bahçe,
İsmini öper O'nun, isyana durur lehçe.
Çılgın gece cezbeder, namusun merakını,
Esrar sarar afakı, düşünmez firakını.
Bir tren rayına bıraktım seni,
Söylemem hangi güzergâhta,
Çok değil birkaç dakika sonra,
Herşey bitecek bir an bir solukta.
Çırpınışın son nefeslerindir,
Sızısı acıdır, belki derindir,
hüzünde bıraktığım mazinin
ve mutluyum dediğim dünün ardından,
yüzümde oluşan tebessümle
......yarının mor menekşelerini
......kırmızı güllerle değiştirmiştim...
Dünyayı aşkıma bir hokka yapsam,
İçine sevgimi mürekkep koysam,
Bütün fezayı da kağıt kaplasam,
Aşkımı yazsam ve seni anlatsam.
Ağaçlar kalem divitim olsa
Tenime ilk dokunan, bedenin nâdîdesi,
O küçücük ellerin, yüreğinin dîdesi,
Pamuk desem az gelir, elimdeki hissine,
Ve o sıcaklığının, dayanılmaz hissi ne?
son mektubunu aldım, bu sabah,
'arama beni artık'...d e m i ş s i n,
'hiç bekleme yazmayacağım,
............bitti bu aşk, unut gitsin'...d e m i ş s i n...,
geride ne kaldıysa senden yana
............'hepsini yakmamı da'...i s t e m i ş s i n,
Boşluğa bakar gibi, gözleri dalıyordu,
Onun çaresiz hâli, umudu çalıyordu,
Boğazında düğümlü, öyle çok şey vardı ki,
Cevapsız sorulara, acep zaman var mı ki.
Düşünceler üst üste, kafasında gezindi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!