Yapraklar kımış kımış bu gece
Saat on ikiyi çeyrek geçe
Gönlüm sana açılıyor hece hece...
Bir başka tat, bir başka zevk
Bu akşam
Zamansız solan çiçeğim,
Bir yudum suya muhtaç
Ama gülen gözleriyle bakıyor bana
Uzun uzun seyrederek ısıtıyor içimi
Şu kalabalığa çatan gözlerimi,
Çekiyor kendine, küfrederek halime
Duvarlar,
Duvarlar,
Duvarlar, yerden çakılı duvarlar,
Duruyor dimdik, başsız duvarlar,
Okuyor hem yazıyor, akıllı duvarlar,
Yoktur elinde bir simidi, aşsız duvarlar...
Dalıyorduk galiba yine bir akşam üzeri,
Şu mavi ve derin ruhlu denizi seyre.
Alçak ruhlu dalgalar bir ileri bir geri,
Koşarak gidiyorlardı sahildeki zahire.
İşte böyle soluksuzca seyrettiğimiz bir anda,
Güneş doğmuyor, ben kaçıyorum bir ışık hüzmesine
Bu bir aldatma, yaralıyor beni ruhumda derin bir kanca
Kanca beni esir etti, bilmiyorum güneş mi bu?
Duramıyorum kaçıyorum ışık hüzmesine
Işık hüzmesi beni sevmiyor bu bir aldatmaca
Ben güneşi seviyorum, üzerime yağıyor gözyaşları
O, çehremi karanlığa sürükleyen aşk
Tutkumu boğazımda bırakıp nefesimi sıkan aşk
Umutlarımı, tasavvurumu yere çarpan aşk
Kalmadı bende taşacak heves
Kalmadı bende duyulacak çığlık
Kalbimki yanarken cayır cayır
Sen belki çok uzaktasın şimdi
Ben ise hiçbir yerde
Nefesinin olmadığı yerlerde seni özleyerek
Yas tutuyorum hayallerimin ölümüne
Seni gördüğüm ilk an
Ruhum, kalbimin en gizli bahçelerini keşfetti
Dinmez hakir gönlümdeki kanlı yaşlar,
Utanmaz hiç ağlamaktan tekrar tekrar,
Keder içinde, geçer kendinden, çarpar,
Ufuklarda aradığı o zayi yar için...
Usanmaz! hep mahcup, hep çileli,
Bu hale ne var bir teselli,
Ufuktan bana uzatılan el bugün,
Güneşin ağlayan kısmında oturuyordun dün
Bana verdin de elini çıkarak hüznünden,
Çelmedim diye gönlünü, düştüm mü gözünden
Bir mai sevdaya aldandık diye
Ufka dizilmiş solgun yüzlü güzün havası
Etrafa dağılmış bulanık bir hüzün havası
Yarin eteğine bağlanmış bir aşk davası
Yordu beni, yardı beni kapanmıyor yarası
Her zerreme sinmiş bir duman karası
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!