başım dönüyor dostum
beynim bir çingenenin cinselliğine yapışmış
kemanın sesi içimi tırmalıyor
kulaklarımı kapatamıyorum
ellerim yaşama sarılmış sımsıkı
bırakamıyorum...
hani bir tanrı bakışıyla erir ya yeşil bir cevher utançtan
hani dört sütun üzre
hani çevresini sarar ya ışık ve karanlık perdeleri
hani sekizbin kanat dokuzbin yıl uçmalar
hani çöreklenmiş bir yılandan oluşan koca bir arş-ı azam
hani bilirsin erzurumlu hezekiel söylemiştir
tekgöz bakmalarla ışığı yakalamaya çalışanlar
özgürlük damarına işemişliğin hoşnutluğunu taşırlar
yumurtayı çelik sanıp ve bunlar
pis bir nesne gibi yaşama yapışıp yalarlar...
tutkulaşır sevgi
yoğunlaşır
ağırlaşır
ve bir ağaç yitirilir yaprakta
bir okyanus
bir mavi
sıtması sıtmalanmışların ayak sesleri susar gecenin ardında
gece kayar
kırılır
ve güneş ağar doğmaktan öte yürekler üzre...
kovulanlar
yükselir birleşir
yükselir tekleşir
zamansız uzamsız yokluğa varır
onlar bu hiçlikte
kocaman kocaman tanrılaşır...
koparılmış düşünceler fışkıran fırtınalar mıdır ki
umarsız ağırlığı dolar yüreğin gözeneklerine kaba kabanların
yitik defterine kazınan günler
cellatları olur artık insanların...
severim yolculukları hele geceyse zaman
gözlerim karışır akıp giden karanlığa
sevinci mi
üzüncü mü
bilemem varışın ya da ayrılışın
bir boşluk yükselir içimden
yuvargen yuvarlanmakta
düşmekte denizden parçalanmakta
parçalardan biri bir
bir bölü iki eşit iki
işte doğa dizgesi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!