9. ve 10. asırdan itibaren, eczacılık veterinerlik makine mühendisliği dallarındaki, mimari, süsleme, müzik ve edebiyat arasındaki soylu ve faydalı ilerleyiş, İslam'ın ilmî mucizesinin belirtilerinden sayılmalıdır.
Çok anlaşılır bir şekilde söylemeliyiz ki, İslam'dan önce bir Yunan düşünme tarzından, bir Roma hukuk anlayışından, bir Hint matemadiğinden, Çin tıbbı ve mekaniğinden bahseyleyebilsek de; İslam'dan önce ilmī düşünmenin varlığından bahseyleyemeyiz. Lâkin İslâm ile, İslam toplumlarının ilim ve ilmî düşünme bakımından 9. ve 1O. yüzyıllardan itibaren şahika denilebilir düzeye ulaşmalarıyla ilmi düşünmenin metod ve zihniyetinden bahseylebildik diyebiliriz.
Dikkatli bir şekilde düşünüp meseleyi anlayabilirsek, İslam'dan önceki tüm medeniyet ve milletlerin değişik bilgi dallarında ulaşabildikleri realitelerin hakiki manalarıyla kavranamamış mahalli ve tesadüfi fetihler özelliğini görebiliriz.
Astronomi ile astroloji, kimya ile sihir birlikte bulunmuş, bir Hint matematiğinden ne cebir ne de matematik düşünceye ulaşılabilmiştir. Yunan İskenderiye matematiği, dilinin yetersizliği sebebiyle birkaç hamleden sonra flulaşmıştır. Diğer bütün alanlardaki bilgi hamleleri ilim tarihi ve düşünce tarihi bakımından çok değerli tırmanışlar şeklinde kabullenilmesine rağmen evrensel bir bilimsel düşünceye varılamamıştır.
Pozitif bilimlerin dayandığı başlıca bilim yapma tarzı tümevarımdır. Yekpare bir kâinat, bu kâinata hakim tek bir sınırsz ve mutlak güç ve irade kabullenilmedikçe mantıken hiçbir prensip kanun belirlenip geçerliliği savunulamaz. İnanılamaz. Tümevarımın esasları yoksa, tümevarım da temelden mahrumdur ve müsbet bilimlerin kurulması mümkün değildir.
Bilinmelidir ki, putataparlık pek çok manevi ve sosyal geriliğin başlıca temeli ve örneğidir. Dünyayı manasızlaştıran bir tesadüfler yumağına çeviren, insanoğlundaki yücelme şevk ve arzusunu yok eyleyen, pasifleştiren, insanı köleleştiren, insan erdemlerini tahrip eyleyip zifiri karanlığı insanlığa bir kâbus halinde sunan felakettir putataparlık.
En kıymetli fikirler buluşlar hamleler, putatapıcılığın kökleşip yerleştiği toplumlarda toplum hayatının dışında tutulup imha eylenirler.
Bu sebepten, putataparlıkla, bilimsel düşünmede, yozlaşma ve her bakımdan gerileyiş arasında inkârı nâmümkün bir ilgi ve ilişki bulunmaktadır.
Bilinmelidir ki, zihin seviyesinin, ahlakî çabanın, erdem'in ve sanatın ilerleyiş ve bir tecrid oluşu gibi, bilimsel düşünce de bir tecriddir. Putatapıcılıkla tecrid arasında nasıl müspet bir ilişki yoksa, bilimle putatapıcılık arasında da bir müspet ilişki yoktur.
Eğer İslâm'ın ilmî düşünce fethi olmasaydı; Hind'in matematiği, Yunan'ın düşünme parıltıları, Hristiyan ahlâkı, gelişmelerindeki hıza benzer bir hızla belki de hiçbir iz bırakmadan bütünüyle silinecekti.
Bernard Russell "İslam'dan önce bir bilimsel düşünce yoktu" derken sonuna kadar haklıdır. Lâkin gerekçeleri de işte bunlardır. İnsan zekâsına ve deneyine, kısaca ilim yapma imkanına, insan ilmine, bütün bir kâinatı feth eyleme, kâinatın büyük güçlerini kendine ram eyleme ruhsatı veren, onu kainatın karanlığında bilinmezin korkunç dalgaları üstünde perişan bir ceviz kabuğu olmaktan kurtaran, İnsan aklı ve tecrübesiyle kâinatın tılsımını zayıf ve zavallı insana sunan, onu kainatın sahibi ve efendisi eyleyen İslam'dır.
İnsanoğlu, kendisine sunulan bu fevkalade değerli imtiyazın kıymetini bihakkın bilmeli, azametli ve kusursuz bir sorumlulukla, gayretle ğörevlerini en doğru, en güzel ve en faydalı bir şekilde deruhte eylemelidir.
Durdu ŞahinKayıt Tarihi : 23.1.2023 20:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!