Merhaba Ömrüm, nasılsın? Beni sorma halim yaman yine, çünkü sen yoksun. Yalnızlık beni yine mesken almış,sarıp sarmalıyor senin yerine... Merhaba Ömrüm; nefessiz kalıyorum senin olmadığın yerlerde. İzimi bulabilene aşk olsun! 
Sen benim neyim misin, merak mı ediyorsun? Ömrüm, sancılarım, bakışlarım, duyuşlarım, çok derin ağlayışlarım; gözyaşlarım...Kalbimin içinde bir türlü dile getiremediğim tekim,hepim,sonum...
Merhaba Ömrüm,seni ömrümün paha biçilmezi yaptığımı bilsen bu kadar rahat davranır mıydın ki? Sanmam...Korkardın aşkımdan fazla sevemezsin, aşkım aşkını geçer diye pek bir hayıflanırdın. Sevebilecek asil gönlüne 'Asil bir seviş' yerleştirmediğini düşünerek...
Olsun... Ömrüm; Merhaba Ömrüm... Çok yeni bir sınava tâbi tuttum kendimi, seninle sınıyorum kendimi, sensizlik anlarında söyleyemediklerimi düşünüyorum içimden haykırıp sana ulaştırmayı dileyerek... Merhaba Ömrüm; İlacım,Sancım,Muhtacım...
Anlar mısın ki dizelere sığmayan bu aşkı? 'Biz'olur muyuz? Şimdilerde bu kadar ürkek,bu kadar sancıya yenik durumdayken,mağdurken,sevebilme gücünü keşfetmiş ama söyleyemezken.
Ben senin neyinim? Muammaların,sorgulayıp suçlayışların, çözmeye çalışmaların; bir merak içinde arzularının esirinde kendi içinde çırpınışların... Ben senin neyinim? Söyle! Sığmayan dizelere söyle bakalım...
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta