Bir zamanlar sustum…
Konuşsam da kimse duymadı,
Ağlasam da gökyüzü inatla suskundu.
Ama şimdi,
Her sessizliğin içinde kendi sesimi duymayı öğrendim.
Bugün kendime izinliyim,
Yorgunluğumu sevmeye geldim.
Sakladığım iç çekişleri,
Sessizce dinlemeye geldim.
Kimse sormasın, “Nasılsın?”
Bu nasıl dunya
Bu nasıl rüya
Kimi bekliyor
Hayattan istifa
Kimi rüyasını anlatır suya
Cennet Gibi Bir Dünyada
Cennet gibi bir dünyada,
Cehennemi yaşamak istiyor insanlık.
Gök masmavi, toprak bereketli,
Ama kalpler kara, eller kirli...
Çölün Kalbinde
Suskun bir rüzgâr eser içimde,
Kumlara gömülmüş izler gibi.
Kimse bilmez ne fırtınalar geçti,
Ben sessiz kaldım, sen geçtin.
Damlalar vurunca cama
Geldiğini haber verirdi bana
Aralardık yağmurları
Bakardık karşıki dağa
Şimdi bahar benim ömrüm
Damlalar vurunca cama
Geldiğini haber verirdi bana
Aralardık yağmurları
Bakardık karşıki dağa
Şimdi bahar benim ömrüm
Dar'ına düşüp mihman eyledim
Kalem-in aşk'ina söz söyledim
Seyyah-ın olup diyar-ın gezdim
Aşk'ın Abdal'ı oldum da geldim
Hasbihal'in mest'ine de erdim
Dokunma hücrelerime
zaten dokülüyorlar .
Tek tek yıllar geçtikçe, Patika yoluna benzer oldu yüzüm ,
git gide sene sene . Bir misafir gelse içime ,
oturacak yer bulamaz , bu
paramparça yüreğimde. Sessizliğin penceresine bakıyorum ,
Erenlere sormuşlar kim olalım diye
Aradığın INSANı bulursun özünde
Dervişe sormuşlar huzur nerede Gönülden gönüle Aşk düşünce
( Inandığım yolda inandığım kişiyle)
Insanın Cemali Özü Sözün de Hak Muhammed Ali'n yolu izinde Bektaş Dergahına gir Ikrar eyle Şimdi sana sorarım kimsin sen söyle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!