katıldığımız her eylem
sevdalandığımız her güzel
bir çocuk saflığında bilinmelidir
şeker yer gibi savaşmalı
içten
hissederek
zamanaşımından göçtü hayatlarımız
zamana sığmaz aşklar değildi kırılganlığımız
sen bende bir mahpus olsan
ölüm girse hasretlerimizin yoluna
öylesine gidişine alışırım da
iki aşk arasındaki ölüme ne demeli
hayat öylesine bir şey midir?
havanda dövülür mü çocuklar?
ayaklarımı kafamda taşısam zorlanır mı ellerim?
öylesine aşık olsam, severler mi beni?
öylesine düşsem yollara, varır mıyım yarin ellerine?
günlerce ağlasam aklıma gelir mi yemek?
Nereden nereye gideriz kim bilir?
Savrulan yapraklara inat değil, resmen öykünüyoruz
Bir insanı savuracak rüzgar yine insandır
Yol bizimdir
Ha manastırda papaz ha da camide imam
Ha semere vurulmuş eşek
Kendimizin hikâyesidir bu,
Enine boyuna düşünülmüş bir hayatın
Nedensiz sonuçlarının ardına verilen nice yılın
Dilimizde bıraktığı nedametin burnumuza uzanan kesif kokusudur.
İğne ucu deliklerden umut seyrettiğimiz
Mavi denizlerin hiçbirine girmemiş bedenlerimizde
Korkmazdım
Kir tutmuş bir sakaldan
Kül döşenmiş bir toprakta uzanmaktan
Kocamış suratsız bir kadına bakmaktan
Körsu’da kör gibi yüzmekten
Köz üzerinde yürümekten
koşaradım gidilen menzillerdesin
kavuşabilmek için sana
dünya dolusu yürek gerek
sen olsan bir köşesinde hayatımın
nefesim senin olsun isterim
kelimelere dökemediğim sevdaların şavkını
dağlara çıkaramadığım engin deryaları
ovalara salamadığım masumiyetin devasa yüreğini
çocuklara bahşedilen her busenin tadını
kılıca vurulmuş her savaşçının vatan aşkını
kağıdı incitmeyen her kalemin samimiyetini
Kime söyleyecek bunca laf
Su suya hasret midir ki?
Sarhoş bir aşkın akıbeti meçhule doğrudur
Yaralı bir ruhun acısını kim paylaşır
Ana desen, doğrudur
Yar desen, eyvallah
Moskova'da sabah oluyor
Uykumun en derin yerinde çalıyor çanlar
Bir minicik yalnızlık uçuyor benden
Bir insan kapımı çalıyor
Bir yerlerde kalem çatırdıyor
Bir kefende burada dikiliyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!