Yerüstünün üstünden giden bir ah
Ve yeraltının altına gömülen bir gün ve eş
-her mutluluktan koparılan küçük bir acı dilimi-
Bir hayatı değil,
Bir batık güneş
İki dudak arası mesafede
Saklı kaldı mutluluğum
Son bakışının aksi otobüs camlarında
O bana bakıyor, ben onsuzluğa
Durakta toplanmış koca bir “KİMSE”
Toprak soğuk, girme oğlum
Dokun kalbime, en derinine
Bir kulübe ki, derinde
Ne altındaki toprak
Ne üstündeki gökyüzü
Özlem vuruyor tahtalarına
Gemiler vardı
Gemiler
-içleri bir kucak deniz-
Kiminin kalemi yorgun
Kiminin kalbi kırık
Hayaller doldurmuş nefeslerini
Mutlulukların üstü kaldı kalbimde
Yoksulluğumdan olsa gerek
Kalbim rahatsız bedenimden
Bir ağırlık göz kapaklarımda
Gözlerimde eski bir akis kalmış gözlerinden
Karanlık gözlerime çöküyor son zamanlarda
Noktadan nefret eden cümleler kurmuşuz
Susulması gereken sözlerden geçen
Sevmelerden bugün.
Başkasının ağzından yazılmış bir şiir yazıyorum
Alevler içerisinde yüzen kağıttan anılara binip
İnsan insana benzemez.
Balık balığa benzemez.
Bir fırtına atlatmış hiçbir gemi eskisi gibi kalmaz. Ya daha güçlüdür artık, ya daha güçsüz.
Ama evet, gemi gemiye de benzemez aynı zamanda.
Ölmeden önce yapılması gereken 100 şey yoktur.
Beyaz evden bahsederdin
Hatırlardım
Gülüşlerin çınlardı tefoda
Yansımamıza aşık pencerelerden
Beyazına ojemin karıştığı kapılara
Bir anının yelkenlerine dolup
Kahverengi göz dağlarına ayak basıyorum
Şans bu ki demir ışık örmüş bu gece
Tüm gülümsemeler bembeyaz.
Ve görünmeyen bir elin duyulmayan nefesinden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!