Bugün çok yağmur yağdı.
Bahçem, çiçeklerim suya kavuştu.
Yüzümden aktı sular, saçlarım ıslandı.
Toprak koktu hava, özlediğim sen gibi toprak
Sırtımda eski askılı bir elbise
Sarıldım toprağa
Ne siyah ne beyazmış bu sensizliğin rengi.
Başımdaki ağrılar senin ağrılarınmış biliyorum.
Bu nasıl yazmış yüreğimi donduruan sensizlik.
Bir hayat tutturmuşuz
Gidiyoruz
Kimi yalnız
Kimi yanında birkaç kişi,kişiler
Yürüyorum bende
Tökezliyorum bazen
Bu Ada da yalnızlığım buzdan hayallerim gibi.Soğuk ellerim yüzüm acıyor bu sensizlikten.Hangi sevdayı sırtladım da bu kadar ağır geldi.Taşıyamaz oldum, oldum da çöktüm bu cam önüne kalkmaz oldum yerimden.Sırtımda bu sevda gidiyorum sensiz günlere.Sen İstanbul’a yerleştiğinden beri bu sensiz günlerin ağırlığı çöktü yüzüme.Gülümseyemiyorum bile.Nefes alırken içim acıyor.Kaçmak istiyorum.Bu sensiz Ada’dan, bu her eşyası bana küsmüş evden, camın önünde günlerce oturduğum kolları tahta bu koltuktan hatta.Ve senden ….
Sensiz gelecek bu bahardan da kaçmak istiyorum.Ben bahar bana gülsün istemiyorum ki, bu yandaki evin yaşlı dedesine be benim bahçedeki çiçekleri de suluyor.Bu bahçeye inmeyeceğim ki bu çiçekler açıyor. Dedim ya sen gittin gideli hayallerim soğuk …
Şimdi mimozaların zamanı.Biraz serin havanın kucağına atılan gözlerimizin tek gördüğü o sapsarı mimozalar.Ben mimozaları severdim sen onları sevmemi çok severdin.Bunu bilmek ne güzel bir duyguydu.Sevdiğim şeyleri bilir getirirdin bana.Acaba birkaç gün sonra da bu manasız İstanbul özleminden vazgeçer, bahar esintisi seni buralara getirir mi elinde bir demet mimoza ile merak ediyorum.Bu merak kötü.İçimi acıtıyor işte.Geçen yıllar da aynı duygular ile baharı bitirmiş hatta yazdan bile geçmişti yüreğim.
Genç adam sevdiği kadına bir kez daha baktı oturduğu yerden.Sevdiği kadın yatağında melekler gibi yatıyordu.Yastığa dağılmış simsiyah parlak saçları, uyurken bile gülümseyen yüzü ne güzel görünüyordu.Kıpkırmızı dudakları,uzun siyah kirpikleri ve bembeyaz teni sabahın bu saatinde bile akşamın devamı olarak çok güzel görünüyordu.Ne masum bir aşk vardı aralarında.Sevdiği kadından her zaman ayrı bir adam olarak hiçbir şey için söz vermemişti ama kadın karşılıksız bir aşk ‘a sarılmış hep O’lunla doluydu.Sigarasını yakıp camın önüne geçti.Sabahın ilk ışıkları kadının üzerine vurmuş ışık kadının aşkıymış gibi sarılmıştı sırtından.Çarşafın altından çıkan küçük ayaklarını inceledi.Pembe topuklarına baktı.Öyle masum uyuyordu ki uyandırmak zorunda olmak yüreğini titretiyordu.Uyanması demek adamın gitmesi demekti.Adam derin derin bakarken yatağındaki güzel kadına, genç kadın farkındaydı her şeyin.Uyanmıştı ama açmamıştı gözlerini.Açarsa gitme vakti gelecekti.Şimdiki duygularına yine özlemler, yalnız sevdası, acı veren aşkı karışacaktı.Biraz daha böyle kalsaydı.Dayanamadı.Araladı gözlerini.Yemyeşil çimen gözleri ile adama bakıp gülümsedi.Yatağın kenarına oturdu adam.Ellerini yüzüne götürdü.Dudaklarında gezdirdi.Saçlarını karıştırdı.İkisi de konuşmadı.Şu zamana bir şeylerin karışmasını istemediler.Hazırlandı adam.Bir daha ne zaman geleceksin diye bir soru hiç olmadı aralarında.Bu seferde sormayacaktı kadın.Ama sanki bu sefer yüreği daha bir yalnız kalmış, damarlarında daha bir sızı hissetmişti.En azından biraz daha kalabilir miydi diye düşünürken adam soruları anlamış gibi elini kadının dudaklarına götürdü.Elleri ile yüzünü tutup dudaklarından,yüzünü ıslatan yaşlı gözlerinden öptü.Nefesini içine çekip ayağa kalktığında bir şey demek için çok geçti.Kadın yüreğine bırakılan derin aşkı ile yalnız kalmıştı.Kapının kapanması yüreğinde yaşadığı aşkı bir kez daha yalnız yaşayacağının sesiydi.Yeni günler yeni umut demekti.Kadın bu aşktan hiç vazgeçmedi.Adam ‘da elinde olan bu aşkı O’na vermekten.
Ekim 2005
Kadıköy İskelesi,
Kırık kırık dalgaları martılarla oynaşıyor.
İçimde hazin bir aşkın sesi martılarla gökyüzüne çıkıyor.
Ağlamış bugün bulutlar yerler ıslanmış.
Güvercinleri besliyor bir adam yarım simidiyle.
Parmak uçlarım üşümüş – yaz ayında değimliydik biz?
Ne istemiş ki bu yürek
Fazla olan neydi hayata
Bir avuç içi
Saçlarını okşayan
Bir ılık nefes
Yüreğinden akıp giden yarınlara
Bahar kollarımda
Yavaş yavaş ısınıyor günler
Bu gece fark ettim ayın buğusunu
Senin gözlerin gibi
Gözlerine bakarak uyusam
Kaybolsam denizde
Savruk kış günleri…
Savurmuş yüreklerini iki küçük kızın
Sevgi sanmışlar sonrasında
Uçurum kadar derin sevgisizliği anlamadan,
Yüzlerine biraz gülen,
İnsanları sevmişler işte öyle
Bir mum ışığı,
Sonra batan güneş yüreğimde.
Elimde sen,
Kalbim sende.
Sonra batan güneş yüreğimde sen.
Yağmur,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!