Durunca anlıyorsun
Kafana dank ediyor işte
içine gömüyorsun
Göz yaşlarını da
Sevdanı da
Ya da var ise kırgınlıklarını,kızgınlıklarını
Kendi içimizdeki hasretler mi daha ağır yoksa mekana duyduklarımız mı
Mesela İstanbul ‘dan ayrı olan biri için İstanbul’a olan hasret mi ya da herhangi bir şehirde bıraktığımız birine olan hasret mi daha ağır bilmem ama hasret ağır işte insan yüreğine..
İSTANBUL KIŞ GÜNLERİNE SARILDI ŞİMDİ.SOĞUK BİR RÜZGAR ESİYOR İNSANIN YÜZÜNÜ ACITAN.YAPRAKLAR SARARMIŞ ARTIK SAVRULUYOR DALLARDAN YERLERE.YOLDA YÜRÜRKEN BAKIYORUM DELİ GİBİ YERLERE.HER BİRİ AYRI RENK.BİR SARI ASLA BİR DAHA GÖRDÜĞÜM SARI İLE AYNI DEĞİL.YADA BİR AÇIK KAHVE RENGİ.ÖMRÜMDEN HAYATIMDAN GİDEN MEVSİMLER GİBİ, GÜNLER GİBİ,İNSANLAR GİBİ.....
SAHİL KENARINDA BOSTANCI SAHİLİNDEN BİR KAYANIN ÜSTÜNDE OTURSAM.BUZ GİBİ ELLERİMİN ARASINDA SICAK KAHVE FİNCANIM.VE SIMSICAK BİR SOHBET
İSTANBUL DAN ÖZLEDİKLERİM
BİR SEZEN ŞARKISI DERİNLERDEN KISIK BİR SESLE KULAĞIMA GELEN RUHUMU OKŞAYAN MÜZİK...BİR GECE DENİZLE BAŞBAŞA BİR ŞARKIDA BULAŞIRSAK. EĞER BİR KADEH RAKI İÇERSEN HATIRLA BENİ DE.
Kurşun kadar ağır bu hayat bana sensiz.
Bıraktım kendimi seninle olduğum vakitlere.
Sorma beni bir başka ele.
Şimdiler de yazın son meyveleri toplanıyor buralardan.Kalmadı hiçbir şey artık.Sarardı her yer.Sokaklar ıssızlaşıyor gene.Bu köklerini yıllara sarmış koca çınar gene soğuk bir kışa daha hazırlanıyor.Babaannem bu kış daha hasta.Zaman zaman artık onu kaybedeceğim günlerin yaklaştığını düşünüyorum.O zaman korkuyorum.Korku böyle bir şey miş diyorum kendime o vakit.Boşluk, yalnızlık.Hasatları bıraktık bu sene hep bahçede.Zaten geçen sene de bir şey vermemişlerdi.Ben işlediğim birkaç parça örtüyü satarak, ev işlerine giderek geçirdim bu yazı.Kuru yaz.Eğlencesiz.Sen varken bir başka mıydı buralar yoksa bana mı öyle gelirdi bilmiyorum.Yazın insanın elleri çatlar mı kıştaymış gibi.Soğuk kuru bir yazdı işte benim için.Hacer Teyzem hep seni sordu.Selam söyledim, selam söylediler.Ne zaman katmer yapsalar beni de çağırdılar.Bazen indim aşağıya.Boş ne yediğimi bildim ne içtiğimi.Sen çok severdin akşam üstü buz gibi ayranı ve katmeri.Sonra o kadar büyük olmamıza rağmen oyunlar oynardık.Emine sana hayrandı.Sanırım hala da öyle.Zaman zaman soruyor seni bana.Kelimeler düğüm düğüm oluyor boğazımda.İyi diyorum.Selamları var bütün köye.
Sana, yukarı köye,Ahmet’e, Hacer Teyze’ye ne biliyim işte sen gittin gideli seni bana soran herkese selamları var diyorum işte.Şimdi durup durup seni neden bana soruyorlar diye bazen kızıyorum.Bana ne.Gittiysen gittin.Sen giderken bana sordun mu ki, ayrıca ben senle görüşmek zorunda mıyım.Çarşıya iniyorum zaman zaman.İçimden selam vermek bile geçmiyor kimseye.Şu an gibi konuşacak halim olmuyor yani anlayacağın.Şimdi oturup bu yazdığım satırları yeniden okuyorum.
Hatta daha önce yazdıklarımı da.Sana her vakit yazdım.Sonra sakladım bu küçük kutuda.Hayatta sakladığım aşkım gibi bu mektupları da saklıyorum.Göndermiyorum.Hayatlarımız değişti artık.Seninle konuştuğumuz gibi değil artık hiçbir şey.O değişimi görmemek içinde göndermiyorum sana.Cevap gelmezse daha sonraki günler üzer beni diye…
Bazen anlamlı bazen anlamsız hayatımdan, bedenimden, düşüncelerimden sıyrılıp sığındığım bu geceden, yağmur gözlerime yerleşmiş kayıp giderken damla damla ruhumdan..
Hayat ve hayatta kalmak için yaptığımız yarışlardan ne kadar yorulsam da şimdi karalamaya çalıştığım satırlar yine senin için. İçimden geçen, çılgın gibi uçuşan her harfi yakalayıp kelimeleri oluşturmak, cümleler kurup anlatmak, sana dair bir şeyler anlatabilmek biraz sancılı yine…
Bu dost mu, düşman mı? Anlayamadığım hayatta bir gün bizlerde kavrulup gideceğiz. Benim için olmayacak sabah bir gün, esmeyecek rüzgar yine saçlarımda. Hatırlanmak geride kalan en kalıcı hayatım olacak belki de.
Zaman zaman omuzlarımdaki ağrıların hayatın acılı günlerinden kalan sızıların olduğunu düşünürüm. Gülümseme ile hatırladığım anılar dindirir hayat ağrılarımı. Yüzüm işte yeniden güneşi görür bu vakitler. Yeniden içim ısınır. Çiçeklerim açar bin bir renk. Yüzümün gördüğü, içimin ısıttığı ışık senin gülüşündür işte. Sana dair hatırladığım, tebessümü dudaklarıma bırakıp giden sana ait hatıralarım bu durmaksızın kayıp giden hayatta yine de güzel olanlarım.
Uzun yıllar önce sana yazdığım, yani yazmaya çalıştığım birkaç satırı da yazımın sonuna ekliyorum.
Değerlerimiz, sevgiye olan bağlılığımız ile, yılları geride bırakırken, yine el ele, omuz omuza nice kapıları açacağımız yıllar olsun kardeşim. Nice sağlıklı, sevgi, aşk, huzur, mutluluk dolu yıllar olsun dileğimdir.
Öylesine yağdı bugun yağmur akşam üzeri,
Rüzgar bir kere esti saçlarıma,
Ellerim öylesine yüzümdeki göz yaşlarımı sildi yine,
Bir bardak şarap akıp giderken boğazımdan yine sen gökyüzünde,
Soğuk su gibi suda beni ısıtan sen
Kollarımda bedenin sımsıcak
Öyle çok anı yok elimde,
Gülüşleri rengarenk birkaç fotoğraf
Sakladığım kenarı işlemeli mendiller
Peçetede yazılmış birkaç not belki de
Saçlarımda dolaşan bir el
Yanıt yok hayata
Askısız sevdalar
Boş gözler,
Soluk yüzler.
Derinliklerde ki korkular
Yıldızlar cebimde,
Küçük yaz çiçeğim
Sarsam,saklasam seni
Nefesimle ısıtsam
Avuçlarımda sakladığım seni
Sen hala içimde barındırdığım
Küçük kız yüreğim işte
Öyle varsın ki içimde aslında
Hep seninle dolu her geçen gün
Her geçen vakit
Son olmayacak bu yıl da
Bundan sonraki günlerde
Düşerken yaprak gibi günler önüme
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!