şehrimin yağmurlu sabahında
kaldırıma düşmüş yapraklara
hüzün yakışıyor
diye geçirdim içimden...
ufka baktım
daldı gözlerim
sahi nasıldı...?
hüzün giyinmiş gözlerin
unutmuş olmaktan korktum...
kahverengi ağaç gövdesi gözlerin
dalında sararmış yaprak hüzün
ve toprak kokusu...
hepsinden bir tutam aldım avuçlarıma
yumdum gözlerimi, sanki asırlar geçti...
parmaklarımın arasından süzüldü
gözlerinde saklanan hüzün
melez altın rengi...
melez hüznüne
hüznümü ekledim
bileklerime sürdüm...
Kayıt Tarihi : 16.12.2014 07:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikayesi:
...

hüznümü ekledim
bileklerime sürdüm...
Bu dizelerden çıkan sonuç yani final...; Elimize ne geçti hüzünden başka asırlar geçse de sonuçta hüzün büyük bir devlet "keşke baharat tadında olsaydı hüzünlerimiz az az tüketirdik biz onu yerdik o bizi değil" eline yüreğine kalemine sağlık "Kul Mine" tebrik ederim.
melez hüznüne
hüznümü ekledim
bileklerime sürdüm..
Neden bileklere?
Günaydın Gülşah hanımcığım...
Öncelikle sayfama ve şiirime ziyaretinizden dolayı teşekkür ediyorum sizi görmek güzel..:)
Sorunuza gelince tamamen kişisel, gördüğüm bir rüyanın tesiriyle öyle yazdım.. :)
Yüreğinizden uzak olsunlar.
Kutluyorum Mine Hanım.
Saygıyla.
TÜM YORUMLAR (39)