Dost diyen dillerim,seni çağırır,
Dağlar seda verdi,sen duyamadın.
Neyin vardı,neden bağlanıp kaldın?
Her kez döndü,sen gurbete doymadın.
Sen beni hatırlama,
Bende kal yeter.
Ben seni,o dağın arkasına,
Oraya götürürüm.
Sen o dağın arkasını bilirmisin...?
Ben bilirim.
Helva yapmasını bilen ustalar,
Hayatın içine şeker katsınlar.
Yaşamaktan yorgun düşen hastalar,
Şifa niyetine bir tat alsınlar.
Biraz fıstık,biraz ceviz atsınlar,
Çaydanlık
İsli çaydanlık.
Dışı kara,
İçi aydınlık.
Ne çok zamandır,
Sen,ben ve yalnızlık.....
Sesim benden uzaklarda bağırır,
Aksi seda olur, beni çağırır.
Yönümü bulamam,zihnim dağılır,
Düşüncem ben değil,ben ben değilim.
Her gün ayrı renklere boyanırım,
Dik yamaçtan yolu dolanır gider,
Bacasından isli dumanlar tüter,
Sağında solunda dikenler biter,
Bizim gecekondu saray yavrusu.
Topladım dökülen yapraklarımı,
Gidiyorum dalları incitmeden.
Süpürdüm dökülen topraklarımı,
Gidiyorum yolları incitmeden.
Sessiz olsun duymasın sevdiklerim,
Bir ateştir yanar sevda dediğin,
Ne kara kaştadır,ne sarı saçta.
Çürür beden,tükenir nur bakışta,
Yürekte yaradır sevda dediğin.
Gönlü güzel, yüzü güzel doktorum,
Ne güzel bakıyor gözlerin senin.
Bitmeyen ağrılar beni yormuşken,
Şifayla dokunur ellerin senin.
Biliyorum canımı yakacaksın,
Goncasını goncasını,
Dalda açan goncasını,
Rüzğar olsam incitemem,
Dost bağının goncasını,
Candan geçtim,candan geçtim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!