Kara sanma ey gönül, siyah sırra nişandır,
Hor görülen kargalar, Hakk’a açılan andır.
Taç olmaz martılara, bülbülün sesi kandır,
Melamet tacı gizli, karganın kanadıdır.
Leş sanır cahil nazar, oysa nefsi yiyendir,
Ölüden diri kılar, Hak nurunu giyendir.
Hor bakma sen o kuşa, gizli tacı takandır,
Her çığlığı semada, arşa çalan yankıdır.
Kuzgun ile karga da, Hak katında bir isim,
Biri taht-ı Süleyman, biri virane kesim.
Surette ayıp görür, içte hakikat kimdir,
Bâtın ile zâhiri, dost bilene hem-demdir.
Çirkin gelir sesimiz, halk ayıplar yüzümüz,
Oysa zikr-i Hakk ile nurlanmıştır sözümüz.
Karanlık sanan gözler, göremezdir özümüz,
Melamet kuşu biziz, Rahman açar yüzümüz.
Çöplüklerde ararız, incileri gizlice,
Hor bakışla görenler, bilmez aslı gerçeğe.
Kara sanıp dönerler, bizse nurun içinde,
Melamet tacı olan, sırrı bulur seçene.
Kavgada susmak erlik, sabır ile seyr ola,
Her tüy kabarsa bile, aşk ateşi hay ola.
Dosta da düşmana da, aynı siyah soy ola,
Melamet elbisesi, cana sırla boy ola.
Kemter Abdal der bana, çöplük tacım ser olur,
Kargalarla melamet, Hak yolunda er olur.
Ayıp denen ne varsa, aşk aynında nur olur,
Halk ne derse desin, sır sonunda sır olur.
Kayıt Tarihi : 23.9.2025 14:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!