Sana ilk mektubum bu.
Hoş geldin.
İçimdeki çocuğun ülkesini keşfetmişçesine -özenle- hoş geldin.
Zamanın dost olduğu bir zamansın sen.
İlk doğum sancım anında, acı çekerek, beni yaşatacak ilk havayı solar gibi, hoş geldin.
Her gidişinde yağan yağmur, İstanbul’da gelişine yağıyor bu sefer.
Ve bütün güzel aşkları içime yığılıyor bu kentin, seninle.
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan