Yine gömüldün yalnızlığa
Yine başladı,
Gecelerin sağır edici sessizliği.
Her beyaz siyaha,
Her mavi kırmızıya buladı kendini.
Bildik her şeyi yok saydı hafızam,
Yoksun
Sırf bu yüzden yoksulum
Zenginlik denilen şeyde gönüldeymiş
Yoksun, yoksunum…
Yoksun…
Keşke diyorum,
Keşke bir kuş olsaydım.
Aldırmadan siyaha beyaza,
Geçip gitseydim gökkuşağının altından,
Uzak diyarlara.
Ellerin havada,
Öylece bomboş kaldı mı hiç.?
Öylece yalnız,
Soğuk,
Bir başına..
Düştü mü yağmur ağustos yazlarına?
Güneşle doğarda her umudum,
Akşam karanlığındaki ayazlarda ölür.
Bir pırıltıysa içimde sevgin,
Her gün doğumunda büyür.
Bıraksam kendimi bir başına,
Gidecek sanırım yokluğunla.
Yıllar geçti gidişinin üzerinden
Her anı biraz daha ağırlaştı zamanla
Bindiğin İstanbul otobüsü ayrılığın haberciymiş meğer
Bu gönlüme düşen aşkının karanlıklarında
Aşka dair tüm bildiklerim
Akşamdan sabaha varmaktır tüm mesele
Tren garında bakerken raylara
Gidene mi zordur ayrılık
Yoksa kalana mıdır, tüm hükümler
Ertelenebilen güzellikler vardırda
Hiç mi ertelenmez acının zamanı
Bir şimşek gibi çarptı şimdi gerçekler,
yalancı aydınlıklarıma.
Meğer ben ne körmüşüm tanrım,
yalancı baharmış kara kışın ortasında yaşadığım.
Her günahın vardır ödenecek bir cezası,
Ama bu bedel sahte sevgi olmamalıydı,
Ayrılık ekip, hasret biçmekmidir yazgım?
Nasıl değişir ki bu düzen,
Hep mi aldanır insan,
Ay ışığındaki gölgede..
Ey gözlerinde sevgiyi gördüğümü sandığım,
Hayatı yalan adam,
Gece neden hep acıların tek ortağıdır
Neden hep o sonsuz karanlıklar paylaşır acıları
İşte soruların sorulduğu,
Fakat cevapların verilemediği,
Bir akşam daha yaşıyorum şimdi.
Tek fark bu gecede karanlık daha keskin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!