“Hasretine bir ömür adadığım sevgili
Ben bu satırları yazmaya başladığımda sen pembe rüyalarında huzur buluyor olacaksın. Gecenin koynundan yorgun argın çıkan ben yağmur bulutlarının iç karartan gümüşi renginde yeniden var oluşun sırrını arayacağım.
Bilir misin ki bu ovalarda iki mevsime ayarlıdır bütün ömürler. Baharlar silinmiştir buralarda yaşayan insanların takvimlerinden. Kar kalktığında çiçeğe durmuştur bütün tabiat. Hiçbir şey yavaş işlemez. Hep ışık hızında geçer hayat. Belki de bu yüzdendir meyveye durmadan yaşlanmış olmamız.
Sabah gün ışımasına yakın oturdum pencere kenarında. Ayyaş oğlunun meyhaneden gelişini bekleyen ana gibi. Ya da, kumarda varını kaybeden serkeş kocanın cefakâr eşi gibi. Bekledim gecenin karanlığında ben olmanın dışında tüm sıfatları takınarak. Sokaklar bomboştu. Karanlık bakıyordu evlerin pencereleri. Bir rüzgârın dallar arasında gezişi duyuluyordu ara sıra. Sana mektup yazmak geldi içimden. Ama neyi nasıl yazacağımı bilmeden sana nasıl mektup yazılırdı ki?
Bir ömür adadığım hasretine şiirler mi yazmalıydım.
Sonra sessizce gökyüzünü seyrettim. Aynı gökyüzüydü üstümüze örtülen Ama sanki ben bu yorganın dışında kalmıştım. Üşüdüm… Bir şarkı mırıldanmaya başladım. Ben mırıldandıkça bir korku büyür oldu içimde. Geceyi uyandırmaktan, seni uyandırmaktan korktum.
Hey koca Türkmen’in miskin Yunus’u
Sencileyin sevemedim suçluyum
Hak’tan şerbet geldi kondu önüme
Tadın bilip içemedim suçluyum
Viran ettim gezindiğin yerleri
Umutköy durağında bir akşamüstü
Geç kalmış bir bestenin şarkısı çalınıyordu.
Notalar kırık dökük savrulurken yollara
Vuslata şahit olan yıldızlar gülümsüyor
Bulutlar sevincinden gözyaşı döküyordu.
Gül bahçesi olmuş ki, gönül seyri doyulmaz
Ve gittin
Gözlerimin feri gitti
Bahar kokulu sesinde
Yaşama hevesim gitti.
Çekildi damarlarımda kan
Durdu birden bire zaman
oku...
parmakların titremeden
buğu buğu olmadan gözlerin
bir düşünce bulutundan inerek sağnak sağnak
kıraç toprakların efkarıyla oku...
buz gibi odamın katı talnızlığında
Kara gözlüm maden gittin gelmedin
Dalında durmayan yaprak olasın
Cehennem narına yansın yüreğin
Yağmuru özleyen toprak olasın
Pınar olsan suyun içen olmasın
Sustu yüreğimdeki kanat çırpan tüm kuşlar
Eylüllerden bir eylül yaşamaktayım şimdi.
Manasını yitirdi baygın baygın bakışlar
Anıları albümde saklamaktayım şimdi.
Gelişinde geç kaldın ben de artık zaman yok
Tam işte bu gün gel demelisin
Mevsim açık tüm çağrılara
Rüzgâr sevda taşıyor bulut bulut
Ne varsa içinde aşktan başka
Her şeyi, her şeyi unut
Yeni bir başlangıç için
Gelmedin, mevsimlere yükledin de günahı
Her dileğim boş çıktı, her feryadım beyhude
Kora döndü ruhumu kaplayan kıvılcımlar
Gelişine bir ömür adadım da gelmedin.
Bir çıkmaz sokaktayım, çaresizim yalnızım
Merhaba deyişime aldırmaz gibiydin. Seni uzun zamandan beri tanıdığımı, bir türlü cesaret edip de konuşamadığımı anlatırken sen boğazın çok uzaklarına bakıyordun. Umursamaz görünüşünün altında gizli bir merak vardı. Heyecanlıydım ve ne konuştuğumu bilmeden durmaksızın konuşuyordum. Sonra birden gözlerimin içine bakarak “Tamam” dedin. Meğer çoktandır farkındaymışsın benim. Meğer duygularım yapayalnız değilmiş. Meğer aşk bir aptallık değilmiş.
Eylül biteli çok olmuştu. Takvimler anlamını yitireli, zamanın nasıl geçtiği umurumda bile değildi. Artık seni duyuyor, seni hissediyor ve seni dinliyordum. Sen konuşurken dudaklarından dökülen kelimeler süzme bal şerbeti olup içime içime doluyordu. İş çıkışlarında yine Beşiktaş iskelesinde buluşuyor çokça Ortaköy’e gidiyorduk. Caminin yanındaki o küçücük meydan, o meydana sıralanmış kumpir fırınları ve banklar arasında dolaşan küçük beyaz kedi. Ve gözlemeci yaşlı kadının ikimiz için yaptığı dualar…
“Aşk, ortak anılarla büyür.” Demişti birisi. Çok haklıydı. Birlikte yaşadığımız o kadar çok anı vardı ki. Odamın siyah yalnızlığında hep o ortak anılarla arkadaşlık ediyorum. Hayal hayal doluyorsun gözlerime. Bazen iki damla yaş, bazen de tatlı bir tebessüm oluyorsun. Hep seni yaşamak, hep senin için yaşamak kolaylaştırıyor tüm zorlukları. Akdeniz’in mavisinden Marmara’nın uçuk yeşiline kadar bütün renkleri dolaşıyor ruhum.




-
Selma Aslisen
Tüm YorumlarBu siiri dinledigim zaman bir zamanlar cok sevdigim biri aklima geliyor ona ne kadar kizsamda hala onu cok seviyorum
ONU UNUTAMADIM