Hangi kalp dayanır bu feryad-ı figana
Taş olsa dayanamaz çatlardı bu haykırışıma
Bir gelişin vardı aklımda öylece sessiz sakin
Bir de bütün dünyamı bir anda yıkıp gidişin
Gönül penceremden haykırışlarımdı bunlar sana
Ufacık bir top yetiyordu benim mutlu olmama,
Sizse getirdiniz elime patlayan bir bomba.
Arkadaşım Ahmet oturmuş ağlıyor babasının başında;
Söyleyin hangi güç kuvvet geri getirir babasını ona.
Sabah ezanında düşen bir ateş topu yaktı yüreğimizi,
Acımadan aldın umutlarımı benden
Sadece mutlu bir ömürdü isteğim senden
Parça parça aldın ruhumu bu bedenden
Çok mu şey istedim hayat senden?
Seven bir kalp istemiştim oysaki senden,
Elimi uzatsam sanki dokunabiliyorum
Gözlerimi her kapattığımda nefesini hissedebiliyorum
Biliyorum sen hiç gitmedin yanımdaydın aslında
Ama gözlerimi açtığımda uzak hem de çok uzaktasın aslında
Gittiğin yer nereyse bilmiyorum ama
Bu merdivenlerden çıkarken kimse hem de hiç kimse ellerimden tutmadı benim
Her adımı bir keder her adımı bir darbe bu merdivenler. Sizlerin güle oynaya çıktığınız bu merdivenlerden her birinde gözyaşım her birinde damla damla kanım vardı benim.
Evet belki sizler gibi kolay çıkamadım. Sizler gibi gülerek olmadı belki adımlarım
Çünkü siz hayatın mutlu yönlerini yaşadınız bense merdiven dayadım hayatın en zorlu yollarına.
Sabahları ıssız bir sokakta yalnız başınıza uyandınız mı ki beni dışlıyorsunuz. Ben mi istedim sanki doğarken annesiz babasız kalmayı. Olmadı ki benimde elimizden tutan gülerek geçelim bu merdivenleri. Her adımında gördüm hayatın en çirkin yüzlerini. Menfaat uğruna kıyılan canları.
Arzular uğruna bir köşeye öylece bırakıp gidilen minicik yavruları. Bir sokak lambası altında çaresizce oturan çocukların haykırışlarını gördüm bu merdivenlerde. Her adımım öyle kolay olmadı benim. Tam diğer basamağa çıkarken düşmekten yorgun düştü bu dizlerim. Kanmaktan öyle yorgun düştü ki bu bedenim. Sanmayın ki her düştüğümde yaralarımızı saran biri var benim. Yaralarım öyle sizlerinki gibi hafif değildi benim. Bir sözün bir kursun olup saplandığı ve hiç durmadan kanayan bir yüreğim var benim.
Arkadaş sakın uçurtmama dokunma benim
Dört bir tarafı duvarlarla kaplı bu yerden
Akşam olunca güneşin batışını izlediğim
Dışarıdaki hayatı görebildiğim gözlerim o benim
Duvarların soğuklu öyle bir işliyor ki içime benim
Sanma ki senin için yaratıldı bu dünya
Kalsaydı eğer; Kalırdı Sultan Süleyman’a
Gün gelirde bir gün dönüp bakınca aynaya
İşte o zaman anlarsın sana da kalmaz bu dünya
Sanırsın ki yoktur senden başka güzel âlem-i cihanda
Sen hiç yalnızlık nedir bilir misin?
Haykırışlarının duvarlardan yükselerek yansıması
Uçurumun kenarındayken tutacak bir elin olmaması
Çaldığın her kapının yüzüne kapanmasıdır YANLIZLIK
Yaslandığın her omuzda bir taşın soğukluğunu hissedişin
Nasıl tarif etsem seni ey sevgili
Sevgi dolu yüreğini mi
Uçsuz bucaksız gözlerinin derinliğinimi
Nekadar baktımsada alem-i cihana
Her şey sende gizli sözlerim dudaklarının esiri
Bilmem ki seni nasıl anlatsam Ey Sevgili
Bazen hayat öyle yüklenirki üstüne
Öyle bir yere bırakır ki seni
Sevdiğinden kilometrelerce öteye
Parça parça parçalanır yüreğin
Onsuz geçen her saniyede
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!