Eski yıkık binalar,
Labirent gibi şaşırtmalı sokaklar,
Korku veriyor, gölgeler, yansımalar,
Ürperti ile yol alıyor insanlar.
Sokakta yok hiç aydınlık.
Gel artık sesini, duyalım kardeşim,
Bir nefes bir soluk,ver artık kardeşim,
Uzat elini gel, kalbini bana ver,
Birlikte zor yolu aşalım kardeşim.
Kederlenme sakın, sırtını bana ver,
Bu sabah yine erken kalktım,
Pencereden başımı uzattım,
Sıcak sıcak gevrek simit,
Alıp onu da kahvaltıma kattım.
Tenha sokaklar,
Erkekler de ağlar mı hiç!
O sert kaşlar,
O katı kalpler,
Yumuşar mı hiç!
Ağlamak deyince aklına ne gelir senin?
Yazın sonu sonbahar;
Yapraklar dökülür,
Tabiatın yeşil elbisesi sökülür.
Kışa hazırlan mesajı veren,
Yine o sonbahar.
Ey arabacı! Kırbacı vur,
Karanlık yolda DUR,
Bu yolun sonu nur,
Duracaksan namaza DUR.
Ey arkadaş! doğru sesleri DİNLE,
Bizim bilmediğimiz dünyalar,
Vücudumuzda seyri âlem yapıyorlar,
Kan damarlarda dolaşır,
Kalp kapalı sistem çalışır.
Aylardan Şubat. Saat gecenin yarısı,
Kışın en çetin günü, soğuk alabildiğince şiddetli,
Kütahya’da en işlek cadde; Cumhuriyet Caddesi,
İnsanlar bir bir çekilmiş evlerine, sokaklar ıssız,
Ortalıkta gezinir bir iki sokak köpeği ve bir insan sureti,
O insan, sendeleyerek yürüyor belli ki ayaklarından problemli,
Nefsinin elinde oyuncak olan insan,
Hevai hevesin peşinde koşan insan,
Ömür denen sermayeni boşa harcarsan,
Bu dünya fani, cehennem baki bunu an.
Çabuk geçer bilesin, ömür denen zaman,
Allah verdi sana bol bol nimeti,
Sense bilemedin kadri kıymeti,
Nefsin için yaptın bunca hayrı, hizmeti,
Mahşerde görülür insanın gerçek niyeti.
Şan ve şöhret için harcadın paranı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!