İştahla ağacı keserken balta,
Derin bir ah çeker ağaç, taaa içten!
Bir anlam veremez yenilen halta,
Ve der ki: Ölen ben, öldüren benden!
Taze fidan iken çıkarken filiz,
Kimisi aşkına değer biçerken,
Kimisi boş yere kahır çekerken,
Kimi de derdinden zehir içerken,
Aşkın anlamına eren olmamış.
Sevgiyi gönlünden sileni gördüm,
Ol denince bir anda, nasıl can buldu beden?
Yoktan var etti seni, kâinata hükmeden…
Halk olduğun bilseydin, bir zerre-i katreden,
İdrak et Varlığını, yansın gül O’na doğru…
Zikret Allah adını, dönsün dil O’na doğru…
Ateşin halesi yüzünü çalsa,
Alev, harda değil közde gizlidir;
Mah yüzün lalesi gözünü alsa,
Güzel, yarda değil özde gizlidir!
Boşluğa düşmekten çekinse sözün,
Her duydukça adını geldim kendime,
Ölüm seni sevsem mi, sevmesem mi?
Derman aradıkça güldüm kendime,
Ölüm seni sevsem mi, sevmesem mi?
Önce bilemedim kafamı yordum,
“Yarını görmedik, dünü kaybettik,
Bu günü yaşarken ömrü mahvettik.”
Dönüp de geriye baktım şöyle bir,
Zaman akıp gitmiş çok geç fark ettik.
Kurduğum hayaller şimdi nerdedir?
Pazara çıkan malı hemen herkes alsaydı,
Acep gerek var mıydı tartıya, endazeye?
Her şey dışardan görüldüğü gibi olsaydı,
Ne gerek vardı böyle Mektebe, Medreseye?
Anlatsan her gün nefesi yorup,
Gafile kelam, nafile kelam!
Demez ki yeter yeniden sorup,
Gafile kelam, nafile kelam!
Gafilin aklı kabından taşsa,
Nasıl duramazsa beden yemeden,
Ruhun da gıdası namazdır, namaz!
İnsan yaşamazsa suyun içmeden,
Suyun da ziyası namazdır, namaz!
Sakın ha geç kalma ayıl uykudan,
İnsan için, insanlara darıldım,
Haksız yere, haksızlığa kırıldım,
Bu hırsla kalemime sarıldım,
Bu nasıl görevdir, nasıl insanlık? ..
Bir ona, bir buna yazar gönderir,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!