Bu gece sen kesenleri
Gırtlağına basanları
Çarmıhlara asanları
Tebrik edip kutluyorsun
Mü’minliği putluyorsun
Cümlenize birden derim es Selâm
Merhâba, ihvân-ı canlar merhâba
Ehl-i hakîkâtin hadimi olam
Merhabâ, hakan-ı hanlar merhabâ
ALLÂH’IM BAYRAMSIZ KOYMAZ
BAYRAMSIZLAR O’NA UYMAZ
SAĞIR SULTAN DUYAR AMMA
EBLEH AHMAK OLAN DUYMAZ
Beşer ki ilk önce insan olmalı
Güzellikden kaçan bir melek gördüm
Aşkın kemendini salmadan gitti
Sevdiğim bir Âllâh bir de sen derdim
Aradığı şeyi bulmadan gitti
Aklımı başımdan aldın sevdiğim
GÜZEL İLE ÇİRKİNİN CENGİ
Güzel ile çirkin yer değişirse
Kâf dağı yerinde duramaz olur
Süzme lakırtılar içselleşirse
Küheylan menzile varamaz olur
Gül bülbülün maşukudur ezeli
Halkettiği gül güzeller güzeli
İlâhi hikmetler gülün soyunda
Hissetmeyen gönül döker gazeli
Hamdolsun Yaratana
Her şeyi güzel yapar
Hasret kılar vatana
Güzeli cennet kapar
Beşer mucizesinin
Hayret etmek aklın iktizasıdır
İsmin gibi aynen cisminde güzel
Ellâh’ın hikmeti muktezasıdır
Süsün gibi aynen resminde güzel
Yüce dağın başı toz duman olur
Kavgam küfür ile doğuştan beri
Lütfedilen ceza haz verir bize
Bırakmak isterler davamdan geri
Şecaati İslâm hız verir bize
Seçeriz gardaşım aktan karayı
Erzurumlu İbrâhîm Hakkı (rah.)’nın İki mahdumu vardır Birisinin adı Zakir diğerinin adı ise Şakir’dir
Zakir dâime zikirle meşgûl olur dünya ile irtibatını kesmiş bir hâlde yaşamaktadır Dolayısiyle Şakire de devamlı sitem eder Çünki Şakir uhrevîyatla alâkası olmayan fırsat buldukça meyhaneden çıkmayan bir kimsedir İşte bu sebepten dâimâ Şakirle münâkaşa eder Fakat Şakir o nu duymaz dinlemez yoluna devam eder
Bir gün İbrâhîm Hakkı (rah.) Evde sadece Zâkir olduğundan:
‘ZAKİR OĞLUM KALK ŞÖYLE BİR YÜRÜYÜŞE ÇIKALIM İKİMİZ BİRLİK TE’ der Ve evden çıkarlar yol meyhanenin önünden getiğinden oradan geçerken İbrâhim Hakkı (rah.) Meyhâneye bakar Şakiri masada demle niyor görür Zakire sen az bekle beni burda der ve Meyhâneye girer, Me yhâneciye ‘ŞAKİRİN BORCU NE KADAR’ der Meyhâneci söyler İbrâhîm Hakk merhûm öder ve çıkar giderler Bu arada Şakirde kalkar gelir mey hâneciye ‘HESABI AL’ dediğinde Meyhâneci ‘SENİN HESABIN ÖDENDİ’ der Şakir ‘KİM ÖDEDİ’ deyince ‘BİRAZ ÖNCE BABAN ÖDEDİ VE ZAKİRLE BERABER ŞU TARAFA GİTTİLER’ der
Şakir gittikleri tarafa doğru gider ve görür onları arkalarından takip eder Bir uçuruma, derin bir yara varırken İbrâhîm Hakkı merhum gök yüzüne bakar ki 39 TANE KUŞ ÜZERLERİNDE DÖNMEKTEDİR Esrar Ona ilhamen bildirilmiştir KIRKLARDAN BİR TANESİ VEFAT ETMİŞTİR Otuz Dokuz kişi kalmıştır Bir kişi istenmektedir Uçurumada varmışlardır
İbrâhim Hakkı (rah.) Zakire: ‘OĞLUM ZAKİR YARA ATLA’ der -Bunu Şakirde duymuştur- Zakir donar kalır Atlanacak yer değildir ki insanın parçası bulunmaz ordan atlayınca Şakir ‘BABACIĞIM GELDİM YÂ ÂLLÂH BİSMİLLÂH DİYEREK YARDAN AŞAĞIYA ATLAR ve uçar gider 39’u 40’a tamamlar




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!