Mehmet Cem Erdoğan Şiirleri - Şair Mehme ...

0

TAKİPÇİ

Mehmet Cem Erdoğan

Hande Yener’in şarkılarını o kadar çok dinliyorum ki, klip çektiği şarkıları ezbere biliyorum hatta. Çok dinlememin sebebi, şarkılarının sözlerinin, şiirlerimin renginin karşılığı olduğundan mıdır acaba? Ama aşkım İvana Sert öğrenecek, beni kapının önüne koyacak, daha yüzüme bakmayacak diye de çok korkuyorum. Tehlikeli sulardasın mce… Magazin gündeminde çok yer kaplarsam elinde ne varsa fırlat bana, ojelerinle ve rujlarınla “Vur gitsin beni.” Anlaştık mı bakalım ultra gizli aşkım Demet Akalın?
😂😂😂

Devamını Oku
Mehmet Cem Erdoğan


İnanca sarıl
İnsanca sarıl
Bedeninle değil
Ruhunla sarıl
Cebindekilerle değil

Devamını Oku
Mehmet Cem Erdoğan

Çiçek isimleri kadınlara
Çünkü kadınlar çiçektir
Anlayana...

Devamını Oku
Mehmet Cem Erdoğan

Şairim ya
Kadınların etrafındayım
Ben onlara
Şiir şiir bakarım
Onlarsa bana
Yürek yürek bakarlar

Devamını Oku
Mehmet Cem Erdoğan

Okumak için arkadaşından roman ödünç alıp, geri teslim etmeyenler ve yalan mazeretlere sığınanlar var ya, onlar, okumaya değil de başkalarının gözünde okuyor gibi görünmeye çalışanlardır. Kitaba, okumaya, yazana ve okuyana ise gerektiği kadar değer vermeyenlerdir. Saçınızdaki ak teller aynaya baktığınızda size nasıl burukluk veriyorsa, geri gelmeyen kitapları da okumayı seven sahibine, öyle burukluk hissettirir. Çünkü kitaplar, okumayı sevenlerin çocuğu gibidir. Kitap okumayı sevenler ise adamın dibidir...

Devamını Oku
Mehmet Cem Erdoğan

Küp şekerin en büyük dileği çikolatalı bayram şekeri olmakmış. Hep bu hayalle yaşarmış. Kimisi "sen köşelisin olmaz" demiş. Kimisi "sen sertsin, olmaz" demiş. Kimisi "senin için dışın beyaz, olmaz" demiş. Küp şeker bunun üzerine, köşelerinden, sertliğinden, beyazlığından kurtulmak için çikolata zannettiği pekmez dolu kabın içine atlamış ve onun içinde kaybolmuş. Bir daha da onu ne gören ne duyan olmamış. Oysa çayı, kahveyi şekerlendirmek gibi ne güzel görevi varmış. *Aslolan ise başkası olmak değil kendin olmakmış*
🤷‍♂️🤷‍♂️🤷‍♂️

Devamını Oku
Mehmet Cem Erdoğan

Şehirde doğdum büyüdüm. Köyle bağlantımız var, tez tez köye gidiyoruz. Bulunduğum ortamlarda hayvanların hareketlerini gözlemlemeye çalışıyorum. Tabi ki kuşlarınkini de. Size üç kuşun sevişmesinden bahsedeceğim: Bu yaşıma kadar kargaların sevişmesine bir kez şahit oldum. Sanki çok aceleleri varmış gibi, ya da “yanlışlıkla üstüne düştüm, şimdi hemen yanından uzaklaşacağım aşkım” der gibidir kargalar. Şipşak yani. Kumrularınki kargalardan biraz daha uzun sürer ve tek sefere mahsustur. Seviştikten hemen sonra keyiften süzülerek uçar karı koca. Serçeler ise tadını getirir. Sekiz on kez sürer. Abartmasalar rahat etmez serçeler… Bundan şu sonucu çıkardım: Kargaların sevişmekten daha önemli işleri vardır. Güvercinler tadında bırakır. Serçeler ise fındıklı çikolata yemiş gibidirler…😂

Devamını Oku
Mehmet Cem Erdoğan

Nilgün Marmara'nın "Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" cümlesi çok beğeniliyor. Bu beğeni şairlerde ve yazarlarda kuşlu cümle kurma konusunda rekabete yol açtı hala da açıyor. Ben de bu yarışmanın içindeyim. Kuşları da oldu bitti çok sevmekteyim...Benim kuşlu cümlelerim ise şunlar:

*Senin neşeli halin Manyas Kuş Cenneti. Gülümse o zaman hadi...

*Havalar güzel olunca kuşlar bile fazladan uçarlar...

Devamını Oku
Mehmet Cem Erdoğan

Serçeyi bilmeyen var mıdır acaba dünyada? Hani şu evlerimizin çatılarına ve duvar boşluklarına yuva yapan, sofra beziyle silkelediğimiz yemek artıklarıyla beslenmeyi seven, insanoğlunun yakınlarında olan, buna rağmen yabani olan, hep yabani kalacak olan, daha çok kahverengi, az da olsa siyah renk taşıyan o kuşlar. Minik kuşlar. Miniktir o kuşlar. Ellerimizin en küçük parmağına isminin verilmesine sebep olan kuşlar.

İlkbaharda cıvıltılarını çokça duyarız. Sebebi ise bütün hücrelerini aşkın sarmasıdır. Diğer mevsimlerde sesleri azalır. Çünkü geçim derdi, evladı, ferdi derken başlarını kaşıyacak zaman bulamazlar. Yavruları için böcek avlamaya bile başlar, avcılığa merak sarar bu kuşlar. Ağustosböceği’nin anormal bir sesini duyarsanız bilin ki serçe onu yakalamıştır ve gagasında yavrusuna götürüyordur. Serçe yavrularının bir an önce büyümesi içindir bu protein ağırlıklı besleme şekli. Ebeveynleri bunu çok iyi biliyor.

Düşmanları da vardır tabi ki. Kediler. Ama ah bir yakalayıverse. Daha çok atmacalar. Kışın göz açtırmazlar. En çok ta sapanlı çocuklar. Keşke birileri o çocuklara sapan değil de kalem tutmanın, okumanın, yaşamanın, yaşatmanın güzelliğini anlatsa. Küçücük o bedenden minnacık canı çıkar, sapan taşı gövdesine isabet ettiğinde.

Devamını Oku
Mehmet Cem Erdoğan

Köydeki bahçemizdeyiz. Günlerden pazar, mevsimlerden ise yaz. Annem harman yerinde ekmek pişiriyor. Kardeşlerimle annemin etrafındayız. Birden bir dişi serçe belirdi. Anneme doğru yaklaşıyor ama ben kendisine doğru hareket edince geri çekiliyordu. Kısa zaman aralığında aynı durum tekrar edince, anneme: ‘’Anne herhalde bu serçenin yavruları var. Hamurdan bir parça at ki alıp gitsin’’dedim. Annem dediğimi yaptı ve serçe kendisine doğru atılan hamur parçasını alıp uzaklaştı. Biz ise epeyce sevindik bu duruma. Yıllar geçti hala neşelenirim hatırladıkça. Şundan ki: Serçeler evcil değillerdir ve asla evcilleşmezler. Ama bu serçenin sergilediği davranış evcil hayvanlara özgü bir davranıştı. Beni en çok sevindiren de bu oldu işte…

Devamını Oku