Serin bir Ankara sonbaharıydı biz ilk buluştuğumuzda... Birbirini ilk defa gören ama sanki yıllardır tanıyormuş gibi hasretle kucaklaşan iki insan...
Mavi soğuk renklerdendir.. ve maviydim ben onun için... rengim mavi... mevsim sonbahar...
İçimizi ısıtacak sıcak bir çay içtik beraber.. Hayatımda içtiğim en lezzetli çaydı belki... çay.. sıcak.. soğuk.. sigara.. ve kokusu başımı döndürmüştü...
ve buluştuk biz... mevsim kışa döndü... biz buluştuk... Lapa lapa yağan kara ve Ankara'nın ayazına aldırmadan onu bekliyordum.. Nasılsa sıcak bir çayla içimizi ısıtırız diye.. ısındı da.. öyle ısındı ki... Tutkuya dönüştü benim için.. bu son buluşmamız dediğim her seferinde onu görebilmek için yeniden bekliyordum... beklemek.....
Kış bitti... karlar eridi... ve eriyen karlar gibi o da hayatımdan usulca çekip gitti... dedim ya.. maviydim onun için ben... gece yerde mavi mavi parlayan karlar gibi......
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




tebrikler..
Öner Kaçıran
kuttluyorum. herkesten bir parça var bu yazıda.çok tanıdık duygular. yyüreğinize sağlık.
nevin özveri
anlatılanlar o kadar içten ki sanki sizinle bende yaşadım
umarım burada kalmaz
sevgiyle
Sade ve içten bir anlatım çok güzel olmuş kutlarım...atıl kesmen
Anlatım başarılı ama imla hataları var.
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta