Kırılan kalbimin en dayanılmaz çığlıklarıydı dilimin suskunluğu.
Bir zamanlar kıyameti kopardığım her şeye susuyorum şimdilerde;
Sesimi duyuramayışımdan mı,
Yoksa insanları gerçekten tanıdığımdan mı bilmiyorum.
Ama şunu çok iyi anladım:
Ne kadar bağırırsan bağır,
Ne kadar kelime sarfedersen sarfet,
Karşındakinin seni duyduğu kadar anlatabilirsin kendini;
Vicdanı kadar duyurabilirsin sesini.
Ben de sustum…
Anlatamadıklarımla, duyuramadıklarımla, hak etmediklerimle
Çekilip bir köşeye, bağıra bağıra sustum kendi içime.
Sesim bir tek secdede çıkıyor,
O da tek kelime: Allah’ım...
Sonrası yok, zaten gerek de yok.
Sustuklarımı bile duyana emanet ettim;
Söyleyemediğim tüm kelimelerimi.
Her şeye rağmen gülümseyen, umut dolu biriydim ben.
Kırılsa da seven, kırmayan, değer veren…
Çünkü karşılık beklemeden sevdiklerini Allah için seven,
Sevilmek gibi bir gayesi olmayan, çıkar gözetmeyen...
Belki hiç sevilmedim,
Sevilmeye layık görülmedim…
Ama yine de çıkarsızca sevdim.
Yaradan’dan ötürü yaratılanı da sevdim.
Fakat şimdi,
Sevmeye bile mecalim kalmamış.
Kırılan kalbimin her zerresi öyle bir kül olmuş ki
Yangın yeri gibi içimde, dışımda, benliğimde…
Her şeyi affederdim de,
İçimdeki o masum, kimsesiz çocuğu öldürdüler.
Ve ben bunu aşamıyorum artık.
Şimdi kalbi kör, vicdanı sağır herkesin başı sağ olsun.
O çocuğun ilk ve son kez bir isteği vardı bizden:
“Gökyüzüne mavi balon uçurun” demişti.
Uçan balonları çok severdi çünkü...
Kayıt Tarihi : 8.10.2025 23:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!