bilmemek bilmekten iyidir
düşünmeden yaşayalım
mâra
günü ve saatleri ne yapacaksın
senelerin bile ehemmiyeti yoktur
seni ne tanıdığım günleri hatırlarım
ne seneleri
ilk baxışda vuruldum,
gözlerine baxanda men
başın eyib utananda
utanışına vuruldum men
bezen asta bezen yavaş
Devamını Oku
gözlerine baxanda men
başın eyib utananda
utanışına vuruldum men
bezen asta bezen yavaş
Osman beyin de yorumu doğru olabilir...
Edende şeytan tarafından insanın kandırılması, Hayır ve şerri bilme ağacının meyvesinden yemesi ve kamillikten çıkması...
Allah insanı Yeryüzü cennetinde ebedi yaşamak için yaratmıştı...Adem günah işledi ve günahın da bedeli ölüm oldu
Asef Halet Çelebi, Allahın 4 kitabına vakıf olanlardandır
En büyük filozof ALLah, en derin felsfe gönderdiği Kitaplardır
Allahın gönderdiği kitaplar bütün ilimleri içeriyor...
Bilmek! Bu yeter ki, bilmek olmaz...
'Gökler yerlerden ne kadar yüksektirse, benim de duygularım, düşüncelerim sizin duygu ve düşüncelerinizden o kadar yüksektir' - Bu Allahın sözüdür
İncilden
Matta 6 aye 27 - Hanginiz kaygılanmakla ömrünü bir anlık da olsa uzatabilir?
Bu o demektir ki,kimse yarını düşünerek kendi ömrünün uzamasını sağlayamaz
bilmemek bilmekten iyidir
düşünmeden yaşayalım
mâra
günü ve saatleri ne yapacaksın
senelerin bile ehemmiyeti yoktur
Çok değerli Sinyali;
Yanlıyorsunuz. Bugün dr. Osman Bey'in yorumu var. Sizin gözden kaçırdığınızı düşünüyorum.
Sizden ricam yazılan yorumların saatlerine de dikkat etmeniz ve elbette sizin en son yazdığınız yorumun saatine. sıralama en yeniden en eskiye bendeki ekranda şöyle;
Bu arada hem Naci Bey'e, hem de Osman Bey'e saygılarımızı iletelim.
sinyali
Ankara
Bay, 55
25.11.2012 18:44
belçikaya gitmeyenler için brüksel lahanayı getirir aklına ülkemiz insanının..gidenler ise musluk yerine kullanılan işeyen çocuk figürünü bilirler brüksele gidince..ama antoloji okuyucuları için brüksel demek hemen ardından evet orada bir antoloji üyesi vardır kıymetli bir antoloji üyesi...meneviş hanım oradadır derler..
antolojide ilk tanıdığım şairlerdendir..saygıyla andığım ve hatırladığım...
bugün dr osman beyin bir yorumu olmadığına göre dedim kim ola bu imalı olarak andığı osman bey..
eğer bensem doğrusu bu algıya da saygım vardır...demek ki bazı aynalardaki görüntümüz böyle olabiliyor...aynalar yalan söylemez...
sevgilerimle diyorum
:)
Mesajı Sil
Osman Tuğlu 1
Bay,
25.11.2012 18:42
cennet çocukluğa benzer
çocukluk cennete
cinselliğin bedenin keşfi ile,
onun bilgi ağacından meyvenin yenmesi ile bu dönem biter,
insanlık ve dünya hayatı başlar
şiir bu geçiş sürecini
başa geleceği bile bile meyvenin yenme sürecini
anlatmış
Mesajı Sil
Arap Naci Beşbinonbeş
25.11.2012 17:54
belki de şiirdeki mâra senin de işaret ettiğin gibi tombul memeli bir mâra'dır artık onu bilemeyiz..
asaf halete gidip soracak durumda değiliz hiç birimiz...
Mesajı Sil
Arap Naci Beşbinonbeş
25.11.2012 17:47
küçücük şiire aklın hudutlarını zorlayabilecek kadar güçlü yüklemeler yapabilen bir şair gerçekten de asaf halet çelebi....
sinyali dostun şu paragrafı özet aslında asaf şiiri bakımından..
'asaf halet derin bir adamdır..üstelik yığma bilgi değil bunları bir irfan potasında en önemlisi de şiir potasında eritebilmiş bir ülkemiz yüz akı bir şairdir..'
ben de hep burada aynı şeyi söylemiş durmuşumdur..
bilgi bilmek değil bilgiyi kullanmak meselesinin önemli olduğunu..
niche ise bildiğiniz bütün doğruları unutun,çünkü hepsi yanlış derken belki de çok doğru söyledi..
belki de unuttuklarımızı yeniden öğreniyoruz sevgili menevşe kardeş..
şiirin penceresinden baktığımızda görmemiz gereken budur belki de ne dersin?
şiir tartışıyoruz..bunda kırılacak gücenecek bir tutum içinde olamayız biz arkadaşlar olarak..
bazen kızıyorum kendime..neden müdahil olacak kadar içselleştiriyorum diye..ancak akşama kadar mâra'ya takılıp kalmak,şiirin bütününden uzaklaşmak beni üzerdi doğrusu..
iyi akşamlar,şiir gibi akşamlar diliyorum herkese
Mesajı Sil
Meneviş Köylü
Brüksel
Bayan, 44
25.11.2012 17:24
Şiir Osman Bey'in çevirisiyle daha da bir alımlı, daha bir güzel güzel oldu. :))
Nedekim, biz buarada bir dere çıkardık. Dereden elentürük çıkardık, elektürükten fabrika, fabrikadan iş çıkardık, işten bismilllaH aş çıkardık.
Çıkardık mı, çıkarmadık mı? Çıkardık diyen beri gelsin. Çıkarmadık diyen de beri gelsin.
Binaenaleyh, dam üstünde un eler, tombul tombul memeler...
Hayır diyen beri gelsin.
Saygılar, :)
Mesajı Sil
uzağım
Bolu
Bayan, 61
25.11.2012 17:12
'seni ne tanıdığım günleri hatırlarım '
bu dizeyi okurken,dilim takıldı nadense..dedim ki 'ne' ile 'sen' sözcükleri yer mi değişmeliydi acep?.bu benim düşüncem ki;böylesi büyük bir şairi eleştirmek haddim dışıdır.belki de benim düşündüğüm gibiydi şiirin gerçeği,buraya yanlış geçilmiş olabilir,bilmiyorum.
evet 'ben herşeyi bilenim' demekten iyidir bence de 'hiç bir şey bilmiyorum' demek...hani on parmağında on marifet taşıyan insanların başı çok ağrır ya;kurtulmanın tek çaresidir 'bilmiyorum' demek:)))bildiğini kendine saklayacaksın valla:))saklayacaksın ki,başın ağrımasın:))ah ilahi şair,neler düşündürdü bana...ama şunu söyleyebilirim,Asaf Çelebi hiç de gizleyememiş aşkını:))susarken konuşan,ağlarken gülen,uyurken uyumayanlar misali...saydığım bu şeyleri başarabilen kaç şair vardır ki!..yok!..yeminle yok..kendimi saymazsam tabii:))))))))))
herkese saygılarımla efendim..şiir okudum diyerek...
Mesajı Sil
sinyali
Ankara
Bay, 55
25.11.2012 17:11
asaf halet muhtelif uygarlıklarda ortak ses haline dönüşmüş ezkârı (zikirleri) önemser..onların ritüel halindeki korosal ve deruni musikli seslerini ruhun sesleri olarak görür..bu sözlerin kelime anlamlarının bilinmesini mühimsemez..onlarda yüzbinlece , milyonlarca insanın katılımın ve ortak bir seste yokoluşlarının tasavvufi anlamda bir kardeşlik içinde yok olmanın , bireyin toplumda erimesinin tadını çıkarır..
mesela budizmin kelime şahadeti addedilebilecek mertebesinde önemsenen zikrini şiirinin başına koyar..
OM MANİ PADME HUM (3 KERE)
veya eski mısırlıların kadim mısır güneşi altındaki dua korolarını şiire fonetik olarak kullanır..ve tamanında zamanın dışına çıkmak zamansız bir an parçasında yaşamak isteği vardır..
ammon râ' hotep
veya tafnit
..
dut bu â'ru ünnek pahper
kama pet kama tâ
yine islamın camilerde çınlayan koro veya solo dua ve ayetleri onun şiirinde atmosfer ihtiyacına binaen yer alır ..mesela bir mevlevi ayininde
Halak-essemâvâti-vel'ard'h
Yılanlar ney havalarını dinler
Tennure giymiş ağaçlarda
diyebilmektedir...
yine kilise isimli şiirinde bir ortodoks kilise ayininin tütsülü bir sesine yer vermektedir..
evlôim ni i vasilîya tu patrôs
gibi...
asaf halet derin bir adamdır..üstelik yığma bilgi değil bunları bir irfan potasında en önemlisi de şiir potasında eritebilmiş bir ülkemiz yüz akı bir şairdir..
Mesajı Sil
sinyali
Ankara
Bay, 55
25.11.2012 16:36
asaf halet geçmiş zamanları müthiş özümsemiş olmakla kalmamaış gelecek zamanlara dair bilgilerin varacağı yeri de insan oluşun kantarında dengelemiş bir şairdir..
mesela zamanı zaman kavramını sanki draje hap haline getiren şu rubaisine bakarsak kadim şiir zevkinin ne kadar gelişmiş olduğunu görürüz..
Bir aynada bambaşka zamanlar gördüm
Geçmiş gelecek bir sürü canlar gördüm
Bazan da zamanlarla geçen ömrümde
Bir asra sığarmış gibi anlar gördüm
Asaf Hâlet ÇELEBİ
öte yandan zamanın masal dünyası içindeki halini çok iyi keşfetmiştir..masalın her zamana yayılan bilinç kudreti onun şiirindeki atmosferi oluşturur..
NÛRUSİYAH
bir vardım
bir yoktum
ben doğdum
selimi sâlisin köşkünde
sebepsiz hüzün hocamdı
loş odalar mektebinde
harem ağaları lalaydı
kara sevdâma
uyudum
büyüdüm
ve nûrusiyâha ağladım
nûrusiyâha ağladığım zaman
annem sûzudilâra idi
ve babam bir tambur
annem süstü
babam küstü
ama ben niçin hâlâ nûrusiyâha ağlarım
nûrusiyâaah
nûrusiyâaahhh
asaf halet ...bazan da bilimsel bilginin bulgularını yine masal alemine rücu etmekle, döndürmekle şairlik maharetini sergiler..evrim teorisini bile tasavvufun sonsuz genişliğinde eritecek ve kof evrim var mı yok mu tartışmalarına gülüp geçecek şiirler yazar..mesela..
Trilobit / Asaf Halet Çelebi
dünyalar ve yıldızlar
en küçük şey
acıkan dilimi uzatıp
hepsini birer birer yaladım
ve yuttum
biraz serinlemiş gibiyim
50.000.000 sene evvel
ılık bir denizde bir trilobitken
duydum melâli
zaman nedir unutarak
açıp ağzımı
bütün denizleri içtim
ve kendim kaybolup
deniz oldum
sonsuz deniz oldum
asaf halet yazmakla bitmez netekim demişti bir zamanlar bir büyüğümüz..
demiş miydi?
demiştir netekim
:)
Mesajı Sil
sinyali
Ankara
Bay, 55
25.11.2012 16:25
epistomoloji yani felsefenin bilgi ve bilmenin neciliğine dair konusu çok derindir..insan harici canlılar hatta cansız cisimler bir bilgi dairesinde davranırlar..onlardaki bilgi insiyaki yani irade dışı bir sevkitabi içinde cereyan eder..bilimsel bilgi dediğimiz deneye ve gözlenebilirliğe dayalı bilgi felsefesi temellerini 19. yüzyılın sonlarıda viyana ecolü dediğimiz bir ecol tarafından geliştirilmiştir..bilgi kelimesinden bu anlamda bir bilgiyi anlayan bir terminoloji ile bu şiir anlaşılamaz..
sadece insandaki bilme kıyas ölçüsüne ve dolayısıyla tercih ölçüsüne sahiptir..kıyas ise iğneli fıçıdır..yakıcıdır tedirgin edicidir ve acı vericidir..
bu yüzden özellikle şarkın persiyan , orta asya mezepotomya hindu çin kültürlerinde bu bilginin yakıcılığından dem vurulur..nitekim pers şair şirazi''insanı bir damla kan ve sayısısz endişelerden'' ibaret olarak betimler..
batı bu unutuşu yakıcı bilgiyi ter etme ve insiyaki yaşama arzusunu modernizmin ileri safhalarında tetkik etmeye başlamıştır ..deleuze nin ''kapitalizm ve şizofreni'' kitabi 70 li yıllar sonrasında büyük ilgi görmesi de bu sebepledir sanıyorum..
kısacası en son edindiğim bilgi bir şey bilmediğimdir şeklindeki kadim yunan felsefesinin söylemek istediğnin içinde de bu serzeniş vardır..bilme arttıkça bilinmesi gereken yeni şeylerin verdiği dehşetten duyulan ürküntü...
cüneyt arkının
- ah zennube...senden bu sözleri duyacağıma, bu acıyı çekeceğime taş olaydım üleyynnnn nidası gibi bir haldir bu..
kaçış şeklinde deleuze felsefesinde en önemli yeri tutan insanlık halinin tasavufta bir mertebe daha ötesi mevcuttur ki...buna ''terki terk'' denir..
şiir esasen bir ritüel halidir ve mantıktan insayiki olana yani kendinDenliğe, İRADE DIŞI SEVKİ-TABİYE bir kaçıştır..
asaf haletin bütün şiirlerinde bu ritüel hali , bir duaya dönüşen insanın sessiz çığlığına , kozmik sukunet haline bir kaçış gözlenebilir..bu anlamda cinsel doruğun bile bir kaçış ritüeli olarak işlendiğini bir şiirinde görebiliyoruz..hatta kendisinin teyidi ile..kuşa görünme şiirinde..
zaten bütün tasavvufi öğretiler kendini bilmek ile mutlak hakikate erilebileceğini söyler..kendini bilmek duygusu bir uçuruma yuvarlanarak düşüş gibidir..
mevlana ..bir at durgun suda kendi aksini görünce ürperir ve kaçar der..
bu şiirde ise sanki bu kendinden, kendi içindeki helezonların uçurumundan yorgun bir insanın sevgilisi ile birlikte kendisini sonsuz bir unutuşa terk etme ve orada yok olma arzusunu görüyoruz..
Mesajı Sil
Nafta Lin
Bayan,
25.11.2012 14:55
'onları birbirlerine duydukları sevgiyle öldürdü' demişti john coffey
insanların kötülükleri ona acı veriyordu.. bu yüzden yaşamamanın yaşamaktan daha iyi olduğuna karar verdi.. bir tercih yaptı ve ölmeyi seçti..
bilmeseydi ölmeyi de tercih etmezdi demek istediniz sanırım.. evet doğru...
ölümü seçmesi üstelik idam edilmesinden hemen önce 'pişmanım' demesi beni de derinden yaralamıştı.. ölmemesini tercih ederdim..
bir de şu açıdan bakmak gerekir sanırım; iki kız çocuğunu kaybeden aile gerçek katilin kimliğini asla öğrenemeyecek.. güvenip evlerinde barındırdıkları bir işçinin değil de tesadüfen oradan geçen bir yabancının bir zencinin kızlarını öldürdüğünü bilerek geçecek koca bir ömür.. koca bir yalan..
ben şahsen bilmeyi tercih ederdim..
john coffey ister bilip ölümü ister bilmeyip yaşamayı seçsin ben kesinlikle bilmeyi tercih ederdim..
sonuçta bilgiye ulaştığımızda yapacağımız tercih illaki ölüm değildir.. olmamalıdır...
Mesajı Sil
Osman Tuğlu 1
Bay,
25.11.2012 14:46
Adem-Havva- bilgi ağacı-insan olmak- Cennetten çıkarılmak
Mesajı Sil
Osman Tuğlu 1
Bay,
25.11.2012 14:17
Mâra= Kadın (Arapça)
Mesajı Sil
Nazır Çiftçi 2
Ankara
Bay, 66
25.11.2012 13:10
Tezatlı bir şiir.Seni hatırlamak geçmişi hatırlamaktır.İkimizde uykudayız.verdiğimasaj ve yorumu içinde şiir. Saygılarımla.
Mesajı Sil
sinyali
Ankara
Bay, 55
25.11.2012 12:15
bilmemek bilmekten iyidir mısraının en iyi anlatan film yeşil yol filmidir(The Green Mile) John Coffey niçin yaşammak , yaşamaktan iyidir demişse o filmde işte asaf halette bu şiirde o yüzden bilmemek bilmekten iyidir demekte
bahsekonu film malum stephan king in bir eserinden uyarlamadır..stephan king ve asaf halet arasında evrensel konsept birleşikliği de ayrıca incelenmeye değer..
bu hususu da önceki yorumları okuyunca bir dip not olarak düşmek istedim
devam edebilir
Mesajı Sil
Meneviş Köylü
Brüksel
Bayan, 44
25.11.2012 12:14
Naci Bey;
Yazdığınız iletiyi okuduktan sonra size ne cevap vereceğimi bilemedim. Sizin için, evet, sadece sizin için iki paragraflık açıklama getirdim buraya. Şairin şiirinde dediği gibi 'bilmemek bilmekten iyidir.' meselesini desteklemekse amacınız sorun yok. Fakat şair şiirinde böyle yazdı diye bir şey bilmiyor anlamı çıkartılması çok yanlış olur. Çünkü Asaf Halet Çelebi Gotama Buddha adlı bir esere sahiptır.
Bu sayfadaki şiirin ne dediğini ne demek istediğini anlatacak arkadaş aramanızı anlayabilirim. Fakat anlatan arkadaşların anlattıklarını anlamak istemeyişinizi anlayamıyorum.
Bu şiiri Osman Bey'e türkçeye çevirttirip de öyle mi anlasak, n'apsak?
Mara Hint Mitolojisinde aşk ve ölüm Tanrısıdır. Budist inancına göre tüm varlıkların kurtuluşunu engelleyen şeytanın simgesidir. Budist görüşe göre Mara'yı dünyadaki kötülüklerin, Istırapların nedeni olarak değil, her ıstırabın, her kötülüğün, kötü işlerin kışkırtıcısı olarak, düşüncelerimizdeki olumsuz yön olarak anlayıp değerlendirmek daha doğru olur. (Bkz. Ö. H. Budda, Dinler tarihi, 305). Buda kurtuluşa erişebilmek için Mara'yla bu iç savaşı yapmak ve Mara'yı yenilgiye uğratmak zorundaydı.
Budizm’de Mara, hayvan kılığında, yaşamın çarkını ele geçirmiş öfkeli, şeytani ölüm tanrısıdır. Mara, Buda’nın kılığında da insanların karşısına çıkar. Mara’nın üç kızı vardır. Kötülüklerinde ona yardım ederler. “Rati” arzuları, “arati” memnuniyetsizliği ve “tanha” hırsı, açgözlülüğü temsil eder. Bu rolüyle Mara, Hıristiyanlıktaki şeytan ile benzerlik gösterir. Ayrıca Mara’lar mabedlerin önünde, çarkın dışında, yukarıda Buda Gautama’nın sağında, Bodhisattva Avalokiteshvara’nın solunda otururlar. Buddha Gautama dini lider olarak sunulmuştur. Buda’nın sağ eli, onun öğretileri için yardım isteyen bir kadına dönüktür ve onu işaret eder. Yaşamın çarkı dört halkadan oluşmaktadır.
Saygılar,
Mesajı Sil
sinyali
Ankara
Bay, 55
25.11.2012 12:04
asaf halet şiirin okunuşuna çok dikkat eden bir şairdir...bu yüzden bazı dizeler satır boyunda içeriden daha içeriden ve daha daha içeriden yazılır...şiirinin şekilsel olarak bir merdiveni vardır ..
bu şekilde okuyucuya bir nevi bir nota ile yol göstermek ister gibidir..antoloji veya bir çok sitede şiirin bu şekilde yazılımı mümkün olmuyor...dize başlarına nokta nokta yapmak gerekiyor ki bu da şiirin sayfa görünümündeki estetiği alıp götürüyor..
asaf halet istanbulda marmara ve küllük kıraathanelerinde şiirini okurken bu hususa çok önem vermiştir..seslerin ezoterik tınısını karşıya iletmeye çalışmıştır..bu yüzden alay konusu olmasına rağmen kendi okuyuş şeklinden asla taviz vermemiştir..
asaf halet bir kültür şairidir...o ibrahimi dinler dediğimiz islam, hristiyanlık (özellikle ortadoksluk) ve musevilik üzerine gerçekten ülkemizin en uzman araştırıcılarından birisidir...ayrıca pertev naili boratav ve diğer folklör ve masal araştırmacılarının tamamına ilham veren öncü ve hoca bir kişiliktir..islam tasavvufu ve mevlevilik ona dayalı divan şiiri ve şeyh galip ustasıdır..ilk mesnevi tercümesini fransızca olarak yaparak mevlananın batıda tanınmasına ön ayak olmuştur..
türkiyenin ilk hind'oloğdur..cemil meriçin hint kültürüne dönük eserlerinin kaynağı asaf halettir..kadim mısır uygarlığı konusunda da eserleri mevcuttur..sanırım 49 yıllık ömründe dolu dolu yaşamıştır..esprili kişiliği ile espri zanedilen ironileri devrin akbaba ve benzeri mizah dergilerin en çok ele aldığı kişilik olmuştur..sadece geçmişaraştırıcısı değil aynı zamanda insan iç yapısının uzanacağı düzlemler konusunda bir fütürologdur..
bugün bilim ve mit karışımı edebiyatı (yüzüklerin efendisi, harry potter ve benzeri ) edebiyatın bacgraundunu taa 40 lı elli yıllarda keşfetmişitr..
teknolojinin bir gün mitolojiyle buluşacağını ön gören, tahmin edebilen deha bir kişiliktir..ki bu yönüyle ilk postmodern edebiyatçımız olarak ele alınmaktadır..
DEVAM EDEBİLİR
Mesajı Sil
Nafta Lin
Bayan,
25.11.2012 11:25
gerçekte bilmek her zaman bilmemekten iyidir
korktuğun, acı çekme endişesiyle kaçtığın bilmediklerin sana kısa vadede huzur sağlasa da uzun vadede çok daha derin bir yas sunacaktır.. aptal bir avuntunun yası...
acı çekmekten korkma insanoğlu!
Mesajı Sil
Arap Naci Beşbinonbeş
25.11.2012 11:07
arkadaşlar istirham ediyorum..
dünya edebiyatına girmiş bir türk şairinin şiirini kiliseye, havraya döndürmeyelim lütfen..
şiirin ne dediğini anlatacak arkadaş varsa,neyi nasıl dediğini anlatacak arkadaş varsa buyursun dinleyelim..
ismi cismi çekiştirmiyelim,buruşturmayalım rica ediyorum
Mesajı Sil
Xalide Efendiyeva
Azerbaycan
Bayan,
25.11.2012 10:52
Mara - ibrani dilinde acı demektir...
Tevrattan
Rut kitabı, sure 1, aye 20 : Naomi onlara dedi: 'Bana Naomi demeyin, bana Mara deyin, çünkü Külli-İrade hayatımı acı etdi'
Naomi - ibrani dilinde hoş demektir
Mesajı Sil
Meneviş Köylü
Brüksel
Bayan, 44
25.11.2012 09:28
Şiire göre, 'Bilmemek bilmekten' iyiymiş. Bu bazıları için geçerli olabilir ama biz yeri gelmişken bazılarının ödünü patlatalım.
Burada şiire de isim olmuş Mâra şairin aşık olduğu ismini bilmediğimiz bir kadın.
Mâra aynı zamanda bir inanışa göre şeytan, başka bir inanışa göre aşk ve ölüm tanrısı.
Sanki, yahudi inancında adı geçen Lilith, inanca göre isim ve kılık değiştiriyor gibi geldi bana. Hepsi de aynı, bildiğimiz KADIN. :)
Adetim değildir yorum arasına kendi şiirlerimden yapıştırmak. Bunu başka şairlerin şiirleriyle yerine göre yapmışlım vardır.
Şimdi tam da yeri geldi bir şiir gerekti;
Paralel
Boyları enlerinden,
kadınları erkeklerinden daha çok...
Koca m e m e l i
bütün k u t s a l l a r adına;
Siz
okuyup
neyi öğrendiniz?
Menevşe Köylü
Havaya göre Havva, havaya göre Lilith. Bazısına şeytan, bazısıza ilah ya da tanrıÇA... yani biz.
Saygılar,
Mesajı Sil
belçikaya gitmeyenler için brüksel lahanayı getirir aklına ülkemiz insanının..gidenler ise musluk yerine kullanılan işeyen çocuk figürünü bilirler brüksele gidince..ama antoloji okuyucuları için brüksel demek hemen ardından evet orada bir antoloji üyesi vardır kıymetli bir antoloji üyesi...meneviş hanım oradadır derler..
antolojide ilk tanıdığım şairlerdendir..saygıyla andığım ve hatırladığım...
bugün dr osman beyin bir yorumu olmadığına göre dedim kim ola bu imalı olarak andığı osman bey..
eğer bensem doğrusu bu algıya da saygım vardır...demek ki bazı aynalardaki görüntümüz böyle olabiliyor...aynalar yalan söylemez...
sevgilerimle diyorum
:)
Şiir Osman Bey'in çevirisiyle daha da bir alımlı, daha bir güzel güzel oldu. :))
Nedekim, biz buarada bir dere çıkardık. Dereden elentürük çıkardık, elektürükten fabrika, fabrikadan iş çıkardık, işten bismilllaH aş çıkardık.
Çıkardık mı, çıkarmadık mı? Çıkardık diyen beri gelsin. Çıkarmadık diyen de beri gelsin.
Binaenaleyh, dam üstünde un eler, tombul tombul memeler...
Hayır diyen beri gelsin.
Saygılar, :)
'seni ne tanıdığım günleri hatırlarım '
bu dizeyi okurken,dilim takıldı nadense..dedim ki 'ne' ile 'sen' sözcükleri yer mi değişmeliydi acep?.bu benim düşüncem ki;böylesi büyük bir şairi eleştirmek haddim dışıdır.belki de benim düşündüğüm gibiydi şiirin gerçeği,buraya yanlış geçilmiş olabilir,bilmiyorum.
evet 'ben herşeyi bilenim' demekten iyidir bence de 'hiç bir şey bilmiyorum' demek...hani on parmağında on marifet taşıyan insanların başı çok ağrır ya;kurtulmanın tek çaresidir 'bilmiyorum' demek:)))bildiğini kendine saklayacaksın valla:))saklayacaksın ki,başın ağrımasın:))ah ilahi şair,neler düşündürdü bana...ama şunu söyleyebilirim,Asaf Çelebi hiç de gizleyememiş aşkını:))susarken konuşan,ağlarken gülen,uyurken uyumayanlar misali...saydığım bu şeyleri başarabilen kaç şair vardır ki!..yok!..yeminle yok..kendimi saymazsam tabii:))))))))))
herkese saygılarımla efendim..şiir okudum diyerek...
asaf halet muhtelif uygarlıklarda ortak ses haline dönüşmüş ezkârı (zikirleri) önemser..onların ritüel halindeki korosal ve deruni musikli seslerini ruhun sesleri olarak görür..bu sözlerin kelime anlamlarının bilinmesini mühimsemez..onlarda yüzbinlece , milyonlarca insanın katılımın ve ortak bir seste yokoluşlarının tasavvufi anlamda bir kardeşlik içinde yok olmanın , bireyin toplumda erimesinin tadını çıkarır..
mesela budizmin kelime şahadeti addedilebilecek mertebesinde önemsenen zikrini şiirinin başına koyar..
OM MANİ PADME HUM (3 KERE)
veya eski mısırlıların kadim mısır güneşi altındaki dua korolarını şiire fonetik olarak kullanır..ve tamanında zamanın dışına çıkmak zamansız bir an parçasında yaşamak isteği vardır..
ammon râ' hotep
veya tafnit
..
dut bu â'ru ünnek pahper
kama pet kama tâ
yine islamın camilerde çınlayan koro veya solo dua ve ayetleri onun şiirinde atmosfer ihtiyacına binaen yer alır ..mesela bir mevlevi ayininde
Halak-essemâvâti-vel'ard'h
Yılanlar ney havalarını dinler
Tennure giymiş ağaçlarda
diyebilmektedir...
yine kilise isimli şiirinde bir ortodoks kilise ayininin tütsülü bir sesine yer vermektedir..
evlôim ni i vasilîya tu patrôs
gibi...
asaf halet derin bir adamdır..üstelik yığma bilgi değil bunları bir irfan potasında en önemlisi de şiir potasında eritebilmiş bir ülkemiz yüz akı bir şairdir..
asaf halet geçmiş zamanları müthiş özümsemiş olmakla kalmamaış gelecek zamanlara dair bilgilerin varacağı yeri de insan oluşun kantarında dengelemiş bir şairdir..
mesela zamanı zaman kavramını sanki draje hap haline getiren şu rubaisine bakarsak kadim şiir zevkinin ne kadar gelişmiş olduğunu görürüz..
Bir aynada bambaşka zamanlar gördüm
Geçmiş gelecek bir sürü canlar gördüm
Bazan da zamanlarla geçen ömrümde
Bir asra sığarmış gibi anlar gördüm
Asaf Hâlet ÇELEBİ
öte yandan zamanın masal dünyası içindeki halini çok iyi keşfetmiştir..masalın her zamana yayılan bilinç kudreti onun şiirindeki atmosferi oluşturur..
NÛRUSİYAH
bir vardım
bir yoktum
ben doğdum
selimi sâlisin köşkünde
sebepsiz hüzün hocamdı
loş odalar mektebinde
harem ağaları lalaydı
kara sevdâma
uyudum
büyüdüm
ve nûrusiyâha ağladım
nûrusiyâha ağladığım zaman
annem sûzudilâra idi
ve babam bir tambur
annem süstü
babam küstü
ama ben niçin hâlâ nûrusiyâha ağlarım
nûrusiyâaah
nûrusiyâaahhh
asaf halet ...bazan da bilimsel bilginin bulgularını yine masal alemine rücu etmekle, döndürmekle şairlik maharetini sergiler..evrim teorisini bile tasavvufun sonsuz genişliğinde eritecek ve kof evrim var mı yok mu tartışmalarına gülüp geçecek şiirler yazar..mesela..
Trilobit / Asaf Halet Çelebi
dünyalar ve yıldızlar
en küçük şey
acıkan dilimi uzatıp
hepsini birer birer yaladım
ve yuttum
biraz serinlemiş gibiyim
50.000.000 sene evvel
ılık bir denizde bir trilobitken
duydum melâli
zaman nedir unutarak
açıp ağzımı
bütün denizleri içtim
ve kendim kaybolup
deniz oldum
sonsuz deniz oldum
asaf halet yazmakla bitmez netekim demişti bir zamanlar bir büyüğümüz..
demiş miydi?
demiştir netekim
:)
epistomoloji yani felsefenin bilgi ve bilmenin neciliğine dair konusu çok derindir..insan harici canlılar hatta cansız cisimler bir bilgi dairesinde davranırlar..onlardaki bilgi insiyaki yani irade dışı bir sevkitabi içinde cereyan eder..bilimsel bilgi dediğimiz deneye ve gözlenebilirliğe dayalı bilgi felsefesi temellerini 19. yüzyılın sonlarıda viyana ecolü dediğimiz bir ecol tarafından geliştirilmiştir..bilgi kelimesinden bu anlamda bir bilgiyi anlayan bir terminoloji ile bu şiir anlaşılamaz..
sadece insandaki bilme kıyas ölçüsüne ve dolayısıyla tercih ölçüsüne sahiptir..kıyas ise iğneli fıçıdır..yakıcıdır tedirgin edicidir ve acı vericidir..
bu yüzden özellikle şarkın persiyan , orta asya mezepotomya hindu çin kültürlerinde bu bilginin yakıcılığından dem vurulur..nitekim pers şair şirazi''insanı bir damla kan ve sayısısz endişelerden'' ibaret olarak betimler..
batı bu unutuşu yakıcı bilgiyi ter etme ve insiyaki yaşama arzusunu modernizmin ileri safhalarında tetkik etmeye başlamıştır ..deleuze nin ''kapitalizm ve şizofreni'' kitabi 70 li yıllar sonrasında büyük ilgi görmesi de bu sebepledir sanıyorum..
kısacası en son edindiğim bilgi bir şey bilmediğimdir şeklindeki kadim yunan felsefesinin söylemek istediğnin içinde de bu serzeniş vardır..bilme arttıkça bilinmesi gereken yeni şeylerin verdiği dehşetten duyulan ürküntü...
cüneyt arkının
- ah zennube...senden bu sözleri duyacağıma, bu acıyı çekeceğime taş olaydım üleyynnnn nidası gibi bir haldir bu..
kaçış şeklinde deleuze felsefesinde en önemli yeri tutan insanlık halinin tasavufta bir mertebe daha ötesi mevcuttur ki...buna ''terki terk'' denir..
şiir esasen bir ritüel halidir ve mantıktan insayiki olana yani kendinDenliğe, İRADE DIŞI SEVKİ-TABİYE bir kaçıştır..
asaf haletin bütün şiirlerinde bu ritüel hali , bir duaya dönüşen insanın sessiz çığlığına , kozmik sukunet haline bir kaçış gözlenebilir..bu anlamda cinsel doruğun bile bir kaçış ritüeli olarak işlendiğini bir şiirinde görebiliyoruz..hatta kendisinin teyidi ile..kuşa görünme şiirinde..
zaten bütün tasavvufi öğretiler kendini bilmek ile mutlak hakikate erilebileceğini söyler..kendini bilmek duygusu bir uçuruma yuvarlanarak düşüş gibidir..
mevlana ..bir at durgun suda kendi aksini görünce ürperir ve kaçar der..
bu şiirde ise sanki bu kendinden, kendi içindeki helezonların uçurumundan yorgun bir insanın sevgilisi ile birlikte kendisini sonsuz bir unutuşa terk etme ve orada yok olma arzusunu görüyoruz..
Tezatlı bir şiir.Seni hatırlamak geçmişi hatırlamaktır.İkimizde uykudayız.verdiğimasaj ve yorumu içinde şiir. Saygılarımla.
Bu şiir ile ilgili 38 tane yorum bulunmakta