Madenciye Şiiri - Yorumlar

Aynur Uluç
498

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

bakire karanlık
yeraltı şehri
ekmeğin karnına inilen göz
gerçek sırat

siyahın en mutsuzu
kaybolmak duygusu

Tamamını Oku
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 27.02.2006 - 14:20

    Şiirin projeksiyonu:
    maden ocaklarının meş'um kaderi , madende yaşam,maden işçilerine eğilen yönelen bir yürek..
    Ziyaret esnasında duygular...

    Başlık:
    Aslında ithaf cümlesi olsa daha iyi olabilirdi.Şiire sanki yeni bir başlık gerek..
    Şiir sonrasından kalan:
    Hayatın gözardı edilen tanımlarından biri şamar gibi bir gerçekçilikle suratınıza iniyor.

    Burada yapılan bir tartışma vardı, daha önceki okular tarafından.Bakirlik ve bakirelik

    Arapçada müzekker ve müennes (eril,dişil) karşılığı olan bu kavramlara şair ismet özel bambaşka yaklaşmış halen benim de anlayamadığım kavramlarla. Madem ki konu gündemde.Buraya yazmak istedim ben de.

    Saygılarımla,

    Genç bir kızla, bir bakireyle başlıyor anlatımız.
    Çünkü bakirelik, o bir baş dönmesidir
    Başta gelir, başa gelir, başı yerinden eder
    Eksiksiz olup hiçbir iyelik tertibi gerektirmeyecektir
    Sorguya açık kim derseniz bakirdir, odur bakire
    Kapağı hiç açılmadıysa kitap
    Kaş çattırır insana, korku verir
    Oysa kitap ki yarıya kadar okunmuş
    Bakiredir
    Bir yusuf masalı' isimli şiirden

    Cevap Yaz
  • Aynur Özbek
    Aynur Özbek 26.02.2006 - 22:05

    Gelen eleştiriler ışığında şiiri yeniden değerlendirip bazı bölümlerinde değişiklikler yapıyorum ara ara. Şiiri habersiz değiştirerek bu sayfada yapılan eleştirileri havada bırakmamak adına, ufak da olsa bildirmeliyim diye düşündüm. Son bölümde bazı değişiklikler oldu. çatırtı ve 'güvencesinde, pençesinde' kafiyesinin belirginliği noktasında.

    Ve ölümün savurduğu rüzgarı azrail kılığında gelen olgunun pençesinde beliren bir yel olarak düşündüm gelişen eleştirileri de dikkate alarak.(Gazın yayılması ya da patlama anındaki görüntüyü de çağrışımlayarak.)

    saygılarımla
    aynur özbek uluç

    Cevap Yaz
  • Temel Kurt
    Temel Kurt 26.02.2006 - 11:46

    zaman hayatın gergefinde kendine batırdığı iğnelerin acısını yaşar,işlenen her an bir acı bırakır zamanın yüreğinde, kimi mavi deniz özlemi taşıyan kimi kara ışığa susamış ama çam gibi kokan...bir memleket isterim...bir dünya isterim...bir aşk isterim...akıyor kum saati hala hep dilimizde bu özlemle...

    1900'lü yılların başında Fransa'da yapılan bir otomobil yarışında iki kişi hayatını kaybeder,bunun üzerine Fransa'da insanlar otomobile hayır yürüyüşleri yapar hatta bu konuda birde dernek kurar haklarını savunurlar, ama şimdi birde yaşadığımız yerden bakalım bize bu otomobil karşıtlığının ne kadar tuaf geliyor dimi...
    zaman hepimizden daha yaşlı ve daha bilge, ben kendi şahsıma onun kadar bilmek istemişimdir hep.

    kömür; milyon yıllar önce yaşamış dünyanın bu zamana izidir,toprağın altında bizden çok zaman önce var olan ormanların kısaca tabiatın kokusudur , o hisseddiğimiz sıcaklık bir özlemin bir düşün sıcaklığıdır.insanın özgürleşme arzusu kadar kor ve yakıcı bir düşün...

    zaman gelecek kara kömür parçalarını bizden sonraki nesiller hediye diye saklayacaklar evlerinde belki ,sobalar müzelerde sergilenecek ve bu gün madenlerde yaşanan tüm acılara bizim otomobillere karşı cıkan insanlara baktığımız gibi tuaf tuaf bakacak insanlık.
    senin ve tüm diğer yüreklerin bu yazıtları saklanancak ceylan derisi yüreklerde zamanın tanığı olarak...

    biçim olarak şiirini daha gelişmiş gördüm, bu konudaki özenini git gide dahada büyüyor görüyorum, birde şiirin daha cesur daha yürekli oluyor zamanla.gerçeğe daha çok değen,umudu daha çok savunan ve onların hayatını daha çok özümseyen bu yeni şiirlerini beğeniyorum.(şımarma hemen)

    kömür ve gece aynı renkte buluşur ...kömürün ateşi; gecenin yıldızları vardır..insanınsa UMUDU...

    sevgilerimle T.Kurt

    Cevap Yaz
  • Aynur Özbek
    Aynur Özbek 26.02.2006 - 10:15


    “Şair şiirine açıklama yapmalı mı”

    Benim açtığım forum tartışmalarını bilenler bu başlığı hatırlayacaklardır.Konu başlığı altına çeşitli düşünceler gelirken ben hararetle “yapmamalı” düşüncesini savunmuştum. Hala da öyle düşünüyorum genel hatlarıyla. Ama bu sayfada ne şanslıyım ki , ben de söylemiş olduğum sözlerin, başka açılımları da olabileceğini görmek bakımından bir fırsat çıktı karşıma kendi ellerimle. Yani önemli bir şey öğrendim ben bu sayfadan.. Hiç bir şeyin sınır çizgileri bu kadar keskin değil. Şiir için okuyucu tarafından doldurulacak boşluk alanı vermenin yanı sıra yazanınca da olabildiğince çok şey aktarmak isteği uyandıracak konuya sahip şiirler de var. Böyle bir misyonunuzun belirdiği tanıklıklar olabiliyor hayatta.

    İşte düşünceyi bu noktaya zumlayan en önemli cümle:

    “Yardımım size değil Hanımefendi, yerin yüzlerce metre altında alın teriyle kazma sallayan cefakar maden işçileri için yazılmış bir şiire.”

    Osman beyin bu cümlesi beni inanılmaz mutlu etti. Çünkü tam da şiirin çıkış noktasıyla ve bendeki paylaşma gerekliliği noktası ile birebir örtüşen bir tanımlama. Tam da niyet olarak yapmak istediğimi, tamı tamına başarmış olduğumun geri iletisi gibi. 
    Gelen tüm yorumlar da bu anlamda çok değerli. Çok yol gösterici ve zenginleştirici. Ve ne mutlu ki o maden işçilerine sahip çıkıcı nitelikte.

    Şimdi çıtırtı konusundan başlamak istiyorum. Orada madene inmeden önceki gün verilen teorik bilgilendirim safhasındaki tanımlamada kullanılan terim çıtırdama idi. Günlük konuşmalardaki de öyle. Haliyle hazır yönerge olarak kelime o şekilde yerleşmiş hafızama belli ki. Oysa ne şanslıyım ki aşağıda bu sesi duyma şansım oldu. ( yaşamak ve öğrenmek açısından gerçek bir şanstı) Tam da Osman beyin dediği gibi çıtırtı değil çatırtı bu ses diye düşünmüştüm. Ve bir an önce işçilerce müdahale edilebilsin diye o dar aralıktan hızla uzaklaştık.Gördüm ki bilgi karşısında daha sakin kalabiliyorduk hayatta. Ama orada kırılmayan ama çatırdayan bir yaşam vardı. İşçi için madenin yukarısındaki hayat da öyleydi. Kırılmıyor ama çatırdıyordu , ta ki ölüm gelene kadar. Ve benim belimdeki kemerin bir yanında başımdaki baretin lambası için taşıdığım o ağır akü, diğer yanında kontrol edilen seviyeden yüksek oranda bir gaz sızıntısı durumunda derhal hortumun ucunu ısırıp üfleyerek içindeki kimyasalları devreye sokarak oksijen ihtiyacımı karşılayacak olan bir hava maskesi vardı. Oysa işçilerde bu maskeden göremiyordum.Ve normal koşullarda bile nefes almak zordu. Ve bizim madene indiğimiz vardiya özellikle çok fazla havasız kalınmayacak bir çalışma vardiyasından özellikle seçilmişti.

    Yani o bölümler asla bende kafiye olsun diye yazılmadı benden çıkış noktasında. Gördüklerimin kendi iç sesimle birleşip söze dönüşmüş halleriydi. Ama okuyucu bunu kafiye olsun diye gibi algılıyorsa burada ( yani şiirde bir problem vardır , diye düşünürüm yine de.) Eli tırpanlı Azrail motifi önerisi ise benim düşünce şeklime uymadı, dinsel canlandırma figürü olarak Azrail görüntüsünü perçinleyen yanıyla düşündüğümde.Ama çıtırtı kelimesinin pek bir çıtkırıldım kaldığına katılıyorum.

    Kokusu, mutsuzu duygusu filan yapay kalıyor denmiş . Yine bu noktada da üzerine düşünmeliyim bu eleştirilerin. Bu şiirin estetik olması bakımında ince bir ayar tutturma gerekliği de var öte yandan. Tamamen lirik bir akışa terk edilemeyecek kadar da içinde sertlik barındırması gereken de bir konusu var. Belki okuyucunun şiirin akışına kendini kaptırıp salıvermemesi için epik bir öge gibi durması gereken rahatsız edici aktarım bölümleri olabilir o bölümlerde.

    Peki konusu var daha üzerinde düşünülecek. Ama benim şimdi vaktim bitti, maalesef şu an için.. Buraya kadar olan düşüncelerimi bir an önce sizlerle paylaşmak istedim.

    Sizlerle paylaştığım ilk şekil şiirin 5. şekliydi. Özetle, şiir çalışması sürüyor. Üzerine düşünme belli ki bir müddet daha sürecek hepimiz için.. Yol gösterici önerilerinizin devamını bekliyorum. (Katkıların değeri ve işlevi o kadar açık ki, şiiri kendi adıma değil, bir aktarım olarak gördüğüm için, konuyu kişisel alarak sizlere sürekli teşekkür edip durmak istemiyorum.)

    Ama duyarlığınıza teşekkür edebilirim, bir insan olarak elbette, sağolun.…

    Sevgi ve saygılarımla
    Aynur Özbek Uluç

    Cevap Yaz
  • On İki
    On İki 25.02.2006 - 22:31

    şöyle başlamak istiyorum,caner ocak'ın da dediği gibi'Siyahın en mutsuzu
    Kaybolmak duygusu
    Yoğun kömür kokusu
    Can çekişen nefeste saklı
    Artan her santigrat
    Magmaya yaklaşımın korkusu '

    bölümü biraz yapay duruyor,anlam açısından da çok düşündürücü ve hayal kurmaya sevk edici şeyler gözükmüyor.

    Diğer bölümler şairler tarafından işlenmiş gördüğüm kadarıyla.Şiir oldukça güzelleşti,farklı bir şiir haline geldi.Yerli yerinde imgeler var ve toplumsal bir şiiri biraz da romantik yaklaşımla ele almışsınız.Belki bir Nazım Hikmet toplumsallığı,propagandacılığı yok şiirinizde,fakat bir Ataol Behramoğlu duyumsayışı ve duruluğu var.Tabi tarzlarınız çok farklı bu iki şairle de.

    Şiirin ilk halini de hep beraber görmüştük Aynur Hanım,umarım siz de ilk haliyle bu son hali arasındaki farkın olumlu yönde oluşunu sezinlediniz.Ve yine umarım bu farklılaşma ve şiire katkıda,eleştirilerin de(en yumuşağından,en sivrisine kadar) bir payı vardır.

    Ataol Behramoğlu'nun bir sözü vardır şiirinde,
    'Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var'diye.İşte ben bu forumlardaki ve şiirdeki hareketlilikten eleştirinin ne kadar kutsal ve kişilik haklarına ilişmeyen doğru bir eleştirinin ne kadar faydalı olduğunu gördüm.

    mükemmel şiir yoktur.bu şiir de mükemmel değildi dolayısıyla.ama iyiydi,eleştirilerle daha iyi oldu.

    yanlış hatırlamıyosam bir anısıdır Cemal Süreya ile Sunay Akın'ın..
    Sunay Akın şiirlerini götürür Cemal Süreya' ya ki devrin parmakla sayılan şairidir Cemal Süreya.Sunay Akın tabi ki 'benim şiirlerden bir şey olur mu 'der gibi bir halde gider Cemal abisine ,o zamanlar gençtir.

    Cemal Abisi de bakar hepsine ,şöyle der:

    'Zarı atıyorum'

    yani bir şiirin beğenilme olasılığını önceden kestirmek çok güçtür,bu sebepten kişiler ciddi yayından önce eleştiriye sunarlar tıpkı sizin antolojide yaptığınız ve Osman Bey'in de (her ne kadar eleştirileri sürekli silse de)yaptığı gibi.

    Şiir yolunda umarım çok aşamalar kat edilir,şiirin marsında da yaşam bulunur...

    Hoop...
    Zarı atıyorum...



    Cevap Yaz
  • Caner Ocak
    Caner Ocak 25.02.2006 - 22:10

    Şiiri bundan önce ki yorumum da sadece bir yönüyle ele almıştım.O da bakire imgesiydi.Aslında bütünüyle ele almıştım gene ama dikkatimi çeken yönü orasıydı o anda.

    Şimdi ise şiirin geneli için iyi diyeceğim ancak şu bölümde
    Siyahın en mutsuzu
    Kaybolmak duygusu
    Yoğun kömür kokusu
    Can çekişen nefeste saklı
    Artan her santigrat
    Magmaya yaklaşımın korkusu

    sanki zorlama redifler var.Yapaylığa neden oluyor haliyle bu da.Ki anlatım sıradanlaşmış biraz örneğin
    Yoğun kömür kokusu dizesi ele alındığında şiirdeki diğer dizelerle bir tutulamayacak sıradanlıkta.Ki şiirin genelinde çok anlamlı imgeler var.

    Sürükleyici bir anlatım.Daha iyisi yazılabilir mi yazılır bence.Fakat bu tarzda şiirler yazmak zordur.Yani bir sosyal gruba şiir yazmak onların koşullarını anlatmak bir şiirde gerçekten zor birşey.Çünkü çok fazla birikim gerekir o konuyla ilgili.Yetenek biraz daha geri planda kalır.Sanırım zoladan germinali okurken rastlamıştım bu şartlara.Neyse daha uzatmayayım.iyi bir şiir bence çok iyi olmasa da.

    Osman Beye Not:Eleştiri bir sanattır.Sanatsa sadece tevfik fikreti bilmekle ya da çok fazla sanat akımı bilmekle olmuyor.Eleştiri yeri gelir sokak ağzıyla da yapılır entellektüel bir ağızla da.Eleştiri sözcüğünü kökünden incelediğimiz vakit elemekten geldiğini görürüz.Yani iyiyi kötüden ayırmak,güzeli çirkinden ayırmak ve bunları ortaya çıkarmak.Eğer bir şiirin iyi görünür tarafı yoksa-ki iyi şiir kötü şiir yoktur ama-şiir değildir ve yapıcı bir yön bulunmak zorunda değildir o şiir için.(sizin şiirinizi tenzih ediyorum aynur hanım eleştiriye ne kadar açık olduğunuzu biliyorum zaten)

    Bu tür polemiklere girmek istemiyorum pek ama yine de eleştiriye tahammülü olmayan insanların buraya niye şiir koyduğunu anlayamıyorum.

    Sayfanızın altında böyle bir yorum yaptığım için de ayrıca kusura bakmayın diyorum.Ancak artık belli bir düzeye erişmeliyiz diye bunları yazmak zorunda kaldım.

    İyi akşamlar.

    Cevap Yaz
  • Kerem Kayar
    Kerem Kayar 25.02.2006 - 16:39

    Verdiğiniz bilgilerden ötüre teşekkürler ama kaç kere maden ocağına indiğinizi merak ettim.. Yazılışa bakılınca o havayı solumuş gibi görünüyor...

    Cevap Yaz
  • On İki
    On İki 25.02.2006 - 14:30

    unutmayın sizi övenler değil,yerenler yüceltir aynur hanım.saygılarımla.siz beni istediğiniz kadar yerebilirsiniz,hiç gocunmam,bilhassa hoşuma gider.
    mutlu günler.

    Cevap Yaz
  • Aynur Özbek
    Aynur Özbek 25.02.2006 - 14:20

    Sayın Sayım

    Öncelikle söylemek istediğim şey; bu şiir size beğendirilsin ve onayınızdan geçsin diye yazılmadı.(aramak istersem bulurum bir şeyler ) O yüzden bu üstenci tavrınızı sürdürmemenizi rica edeceğim.

    Ve tarihe bakarsanız gece yarısı yazılıp siteye eklenen şiirlerden de olmadığını görürsünüz.Kendince yeterince işlenmiş ve şimdi eleştirilerle zenginleşmesi noktasında kendine şans tanımak için paylaşılmış bir şiirdir. Ben de en az sizin kadar çalışılmadan konulmuş, şiiri niyetine döktürülmüş karalamaların burada paylaşılmasına karşıyım. Ama tepkinizi yanlış sayfada, yanlış zeminde koyuyorsunuz.

    Ben emeğiniz geçti diye şiirin üzerinde çalışıldığını size haber vermek zorunda hissettim kendimi, emeğe saygıdan dolayı. Bana gelip ikimizin bu işten ortak ne anladığını söyleyin diye değil. Söyledikleriniz sizin anladığınızdır. Ben güzelliklerin elele verilirse büyüyüp çoğaldığını anladım şahsen bu sayfada.

    Bu bir ara not gibi konuşuldu. Devamında şiir hakkında konuşulursa sevinirim.

    saygılarımla
    aynur özbek uluç

    Cevap Yaz
  • On İki
    On İki 25.02.2006 - 10:40

    şimdi daha derli toplu.gene de aramak istersem bulurum bir şeyler.Tüm şairlerin şiirlerinde bulunur gerçi.

    işte,demek ki şiiri siteye eklemeden önce,işlemek daha iyiymiş bunu bir kere daha anlıyoruz..

    tebrik ve saygılarımla..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta