Nevbaharla birlikte berk-i semenlerle müzehher olmuş reyâhinler, bir hal-i inkisârı ile çağlayan cûybarların bulunduğu letâfeti nâmütenâhi olan İstanbuldayım.
Karşımda râyihâlarıyla hüsn-i bi_bahâ ile hurûşan mâi deniz..bense mâi denizin
O âsude sukûtuna hâmuşane hûruşanına, meftûn olmuş seyretmekteyim nesîm-i seherlerde..Bir neşîde İstanbul.. sonsuz bir neşide mâi deniz..sanki nesrinler misali bir samt-ı ümitle rûy-ı zemine rûşenalar saçıyor..Ufku temâşa ederken,mazi sayfalarında sukûneti ebediyyeye ve emelerin rûhuna peyûmu hasreti fısıldayan, perde –i zulmeti kaldıran, Rabbinden bir parça nusret ve umutla nevvar diliyor mâi deniz..
Rabbinden dilediği arzularına ulaşmış mâi deniz..şimdi muğberler, kebûterler, mai denizin enginliğine bir hasbihal sunuyorlar.. Öyle bir hasbihal ki; lâyetenâhi kedernâk..
Güzîde bir matem haberi veriyorlar mâi denize..bir girye-i husrana büründü şimdi mai deniz.. her katresinde bir lerze gizli,leyl-i ızdıraplarda..mâi denizin enîs-i dilidir fezây-ı ferdâlar..Bu enîs-i dil ile girdaplardan kurtulacak, leyle-İi ızdıraplardan ayrılacaktır..
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.