Size bir şiir daha
Yazan deha.
Size sayılar dolusu dize, gelin dize, girin ize,
Hak verin bize, inanın gize
Bu dünya gerçek dünyanın finaline giden bir vize.
Fındık rolü yüklemeyin cevize.
Karanlıktan nefret ederken neden istemeyiz avize.
Perdeleri kaldırabilirsen mutluluğun kıyısına kurarsın yalı...
Bil ki bir kalpte iki sevgi değil, iki kalpte bir sevgi olmalı…
Bir ilik atamayız, çünkü burası karanlık.
Yerdeki kar güneş çıkana kadardır ama yağan kar anlık.
Unutmadan…
Utanmadan…
Benim yazdıklarım tahmininizden inanın derin.
Yazdıklarım düşünceleri yukarı çekerken yaşantım der in.
Boşadır bu dünya için çaban…
Boşadır gelmeyecek hiçbir koyuna çoban…
İnsanların yarattığı kuralların yönettiği bir dünya.
Sen yan, ateşi görmesem de dumanını görürüm.
Şu ana dek duman bile görmedim, gördüklerim sisti.
Şişti yüreğim ararken, beklerken.
Bir his canlandı içimde: “Bekle erken”
Yandım da yardım beklemediğim bir zamandı.
Gönlümün maaşı umut, ikramiyesi sevgi, zammı andı.
Çok bir şey beklemeyin burada, batar bu ada buranın olana.
Dünya senin olmayacaksa sen de dünyanın olma.
Nemli toprakları çiğne, bedeninin kuruması devam ederken.
Karın da annen gibi yaşlanacak, iyilik et erken.
Hayatının bir parçası değil hayatın olsun sorgulamak, aramak…
Ne kadar mantıklı, ne kadar mantıklı diye sormak?
Bu hayatta huzurlu yaşamı para bavullarına saklamışlar.
İnsan dediğimiz canlı kendi reklamını iyi yapan bir canavar.
Kabuslar rüya görür, Allah diyen alır ah.
Sonra da döner ve der ki "Kader böyleymiş, vah vah"
Ama evren fazlasıyla sessiz.
Adaletsizliklere karşı ne ses var ne iz.
Dünya adaletsiz bir sınav yeri.
Kiminin kolu yok kiminin kalemi.
Dünya adaletsiz bir sınav yeri.
Kimine çarpım tablosu kimine dizi-seri…
Ben bir zengin, gönlü sandığınızdan engin.
Yuvayı dişli kuş kurar bunu bilin.
Buralarda rüzgârlar üşütüp grip olmuş.
İnanca vinç, yalana taksi, aşka dolmuş…
Dağları karşısına almış bir tepeyim.
Haybeden doğrularınız heybeden çaldı, aklınızı tepeyim.
Varlık hırsı, yokluk hırsızlığı tetikler.
Gözyaşı değil bunlar,
Gözlerden damla damla akan sidikler.
Kendini olanı ezberlemeye değil, bir olan yapmaya ver.
Bizim sistemde robot yapmayı değil, robot olmayı öğretirler.
Bir kurt gördüm, kırmızı başlıklı kızdan kaçıyor.
Bir ekmek gördüm, bıçağı kesiyor.
Et tırnaktan ayrılmaz da tırnak etten ayrılıyor.
Kariyer yarışlarım tavşan ve kaplumbağa hikayesi gibi.
Bu öyle bir sınav ki kiminin kolu yok kiminin kalemi.
Herkes seni seviyorsa sende bir sorun vardır.
Dünya pek anlayışlı değil, misafirlerine kötü davranır.
Demir dövülmeden şekil almaz.
Mecazlar gerçek oldu, gerçek oldu mecaz.
Hala biraz ekran bağımlısıyım, biraz da zeka delisi.
Ruhum beden kafesinde çırpınan bir kuş misali.
Olgunluğum hala zekamın biraz gerisinde.
Zeka aslında bir veba ve gerçek şeytan içimizde.
Şemsi’ye şemsiye ver, dinle yıldırımları.
Alice harikalar diyarındayken Aliş süpürdü kaldırımları.
Zeytin, havuç ve süte yemin.
Her aptal kendi aklından emin…
İntegralim Zeliha’dır.
En kısa an, hiç bitmesin istediğin andır.
Belki hepimiz sakatız ve sağlıklı insandan bihaberiz.
Görünenler aslında rengarenk bir eskiz.
İlkel çağlarda tuvaletlerin ayrılması medeniyetti, şimdi ise birleşmesi.
Bu dünyada bir forsasın,
Nereden bileceksin geminin nereye gittiğini.
Tüm bir insanlık tarihi savaş oldu ama savaşlar hala tarih olmadı.
Oysa acı ve keder masum yüreklerde yasaklanmalı.
Gözyaşları ya tamamen silinmeli ya saklanmalı.
Her insan ufak bir dünya, karadelikler evrenin gözbebekleri.
Sen hiç gördün mü Allah'ın gazabını, petrolden selleri.
İnsandan kan yerine petrol akıyor olsaydı ABD Çin'e girmişti.
Köre adres sordu sağır, kör adresi tarif etti, sağır dinledi.
Mide, boşaldıkça acıktı; kalp ise doldukça acıktı.
Hiçbir zaman kuramayacağız ölümsüz olmaya değecek dünyayı.
Muhammet Bora Candan
Kayıt Tarihi : 27.3.2020 09:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.