Ben lacivert gecelerde bekledim seni
Kıyamadım...
Yanarken seni yakmaya aşkta...
Bu değil miydi yüreğinden bile kıskanmak
Sevda...
İsyanım var...
Geceye...kokuna sarıldığım
..
Ne zaman sevişsek seninle sonsuz bir tutkuyla,
Ve sonra sımsıkı sarılsak birbirimize gecenin koynunda,
Kendimi koyu lacivert bir gölün üzerinde buluyorum.
Çıplak ayak ben,kucağımda çırılçıplak sen,
O lacivertliğin içinde seni bembeyaz görüyorum,
Sanki çok normalmiş gibi birde suyun üzerinde yürüyorum.
Bastığım her yerde halkalar açılıyor suda,
..
Ebru sanatçısı gibiyim
Lacivert akşamlara
Şeffaf gözyaşlarımı damlatıyorum.
Nazar boncuklarımı topluyorum sonra.
..
Biz mücrimiz günahkarız
Nefsin hesapsız zenbine
Okyanıslar mavisinden
Lacivert bir nur ararız
..
Bir adam lacivert düşlerde.
Bir kadın kırmızı gülüşlerde.
Karşılaşıyorlar bakışları birbirine değmeden,
Ruhları aynı nihavent şarkıyı söylerken
..
pazartesi; KIRMIZI,
salı; TURUNCU,
çarşamba; SARI,
perşembe; YEŞİL,
cuma; MAVİ,
cumartesi; LACİVERT,
pazar; MOR olsa
..
Lacivert gecelere sabah olmakta
Tepelerin ardından ay yine doğmakta.
İnsanların kimi düşünceye,
Kimi ise uykuya dalmakta,
parlayan gözler bir bir solmakta...
..
yıldızlar kaydı lacivert gecede
tutacak dilek bulamadım
sanki çehren bir adım ötede
önce gülümsedim sonra ağladım
..
Lacivert gecede
Hüznüme daldım
Kayboldum sanki o girdapta
Yok
Hiç bir şey yerli yerinde değil
Yada eksik kalıyor
Kör bir kuyuda uyuyorum
..
Yazın sakinliği
Lacivert denizde
Lacivert gökyüzünde
Bir gemi geçiyor
Yalnızlaştıkça
yalnızlaşıyor
dolunay
..
yağmurdan sonra
lacivert olur deniz -
düş kurma vakti
..
"12'nci Adam"dır, namı değer adımız.
Aziz Başkan duruşlu, adam gibi adamız!
Türkiye'nin en büyük, dünyanın en tutkulu!
Sarı-Lacivert renkli, Fenerbahçeliyiz biz.
..
Kara bir sır değildi gözlerinden yansıyan
Yansıyan bir devanın sırra kadem yanıydı
Binlerce kez varıp da anlayamadığım
En insaflı yanından lacivert bir kanıydı
..
Birgün bende onun gibi ölürsem?
Kara tabutuma bakarak gözyaşı dökme!
Lacivert bir arabayla kabre gidersem?
Silme gözyaşını o ipekli mendiline!
Anladım birkez daha Dünya`nın yalan olduğunu,
Sevgiyle ölebilmek Yarabbi bu mu?
..
Bir akşam ki hüzünlere büründü gidişinle
Lacivert oldu tüm renkler
Sevmeyi sevilmeyi ne çok istemiştim
Kaderim lacivert gecelere çizilmiş meğer
Nerede maviler, pembeler, turuncular
Salkım saçak yeşiller, morlar
..
Yalnızlığın bir dili vardır. Paslı, buruk ve kekremsi, acı su tadındadır. İnsan tenhalaştıkça, karanlığın korkusunu duyar ta iliklerinde, sevdiklerinden koptukça, insan sesinden uzaklaştıkça bir katran denizine bulanır kalır ayakları. Kımıldayamaz olur, battallaşır kelimeler susmaktan. Bir kurt kemirir durmadan yüreğini ve belleğini, bir kurt ki, yok etmenin tadını sürgit uzatır gider. Yalnızlığın da bir dili vardır, insansızlaştıkça unutursunuz heceleri, harfleri, kelimeleri en acısı da hayatı unutursunuz.
Yaşadıklarınızı, anılarınızı, yaşayamadıklarınızı, “bir gün yaşayabilirim” olasılığıyla yüreğinizin bir köşesinde, “bir gün belki” diye belleğinizin en ışıklı yerinde diri tuttuğunuz umudunuzu da kurutur bu yalnızlık.
Yalnızlığın dili acımasızdır. Tenhadır. Bir yılan gibi sinsice sokulur yanınıza. Duvarlara bakarsınız, pencerelere, bazen gözlerinizi tavana dikersiniz görmez gözlerlerle. İşte tam orada insan olmanın ayrıcalığıdır; doğaya uzatırsınız ellerinizi. Yaralarınızı sarsın diye, avutsun diye sancıyan yüreğinizi bir mengene sıkarken. Gökyüzüne kaldırırsınız başınızı, mavi veya lacivert rengi hiç önemli değildir. Hiç önemli değildir gökyüzünde asılı duran güneş veya ay. Önemli olan doğanın esintisidir, bir damla su gibi süzülüp rahatlatan sizi. Kar veya yağmur hiç fark etmez, ama ille de gökyüzüne doğru süzülen bir kuş kanadı, ille de özgürlüğün simgesi o kanatlarda sonsuzluğa akıp giden bir kuş sürüsü. Doğa-umut-insan, galiba en çok bu üçlemde yaşam nirengi noktasıyla kucaklaşıyor.
..