Taş olsa bu kadar dayanamazdı
Kalbimin ağrısı daha da azdı
Gönül söyledikçe ellerim yazdı
Sus! diye arada göz atıyorum
Yıllar yılı ümitlerle bekledim
Bir Mezar taşına mı yaslamışım sırtımı
Değişir bir gün diye hep bekledim bahtımı
Kalemimden simsiyah akıp giden heceler
Tüketti artık beni bu sonsuz bilmeceler
Gökyüzünde kanat açmış çelik kuşlarımızla
Düşmanlara korku veren sert bakışlarımızla
Her mazluma kucak açan güçlü kollarımızla
Dört kıtada yükseliyor, heybetli gür sesimiz
Türk ileri, Türk ileri, her zaman ve her yerde
Kapkaranlık bir ormanda kayboldum
Derdimi asmaya ağaç ararken
Yıkıp geçti, fırtınada savruldum
Güneşli günlere saat kurarken
Zamanın içinde eriyip gittim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!