Parkta,
bir veda gibi durduk karşılıklı,
ama içinde veda olmayan kelimelerle konuştuk.
Ben,
boğazımda bir düğümle
“Seni sevdim” dedim,
bilmem, kaç kere göğü yardım
dokundum yıldızlara
ve kaç kere çakıldım — son hızla
“bana bihabersin” deme
Soyunuyor dalların kışa
Dökülüyor yaprakların.
Açıyorum da avuçlarımı,
Yumuyorum hiçliğe.
Rüzgar alıp götürüyor,
bazı şeylere inanmak zaman alıyor
ne garip, değil mi?
belki birkaç saat önce
ellerini tutuyordum
belki birkaç gün önce
kahkahalarla gülüyordun.
Gözlerimi kapadığımda,
Buluştuğum diyarlar hiç masum değil
Tutuşturur da yakar ciğerlerimi,
Yaklaşma sevgili, sen de yanma.
Uç git buralardan,
beni gerçekten gördün mü?
yoksa sadece gidemeyecek biri miydim?
elini uzatınca elinde kalacak kadar
zayıf ve kalmaklı mı baktı gözlerim?
ben seni düşündüm,
Kimsenin gölgesi üzerime düşmüyor
Canımın içi, söyle
Söyle, n'aparım ben bu kimsesizlikle
Etrafımdakiler bir toz bulutundan hallice
Nereye gideyim şimdi, söyle
Hangi şehir kabul eder beni?
Bir an var,
Zamanın hem içinde
Hem dışındayım sanki.
Duruşumda bir boşluk,
Üzerimde bir pelerin
Beni benden götürüyorlar usulca.
ne olur bana vicdandan bahsetmesin kimse
gecelerden gecelere,
uyudum ve uyandım...
tekrar tekrar.
onlar şarkılarını mırıldandılar.
Aslında Meyus pek göz önündeydi.
Evet belki biraz kendi halindeydi,
Diğerlerinin aklı beşse
Meyus’un aklı bi’ beş karış daha yükseklerdeydi.
Belki çok karanlıkta
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!