Ah o koşmalar yok mu
geçmek yol kenarında
kiraz ağaçlarını
sıyrılarak bahçe duvarlarından
korkarak oynadığım çocukluğum.
Sol ağzımda kuruyan kurtuluş
cennete giden bir derviş gibi sosyalist
bir kazmada
binlerce mısır tanesi
bir çoğalma
bir telaş devrim
tuvalette çocuklarını döven,
babaları bile sevdik...
küçük bilge
küçük otlardık
koyunlar bizi ya yer
ya da
ederlerdi unuttukları diğerlerimizin ağzına.
Hayvan değil
kaybolmuş bir çan sesi arardık
Saklardık kulaklarımızı
derinlerine toprağın
geleceğimizin sesi gibi büyürdük
ya itaatkar bir boru
ya da sınıflarımza koştuğumuz zil...
Ve sonra,
hiçbir yerde olmadığımı anladığımda
güneş rayların üstünden geceye kayıyordu
bulabık suların durulduğu
masum bir akıntı...
Siz turşumu tekmelediniz beyler,
sevginin vedalaştığı
kar üstü bir beyazlıkta,
siz yalan söylüyorsunuz dediniz beyler,
ikinci tekmeden patlayan bir hayatın
kapağından sızıp aktınız...
Ben on bidon turşuyum
ölüm buruşuk bir ihtiyar,
geçinip gidiniz, gidiniz
borcum borç...
Ah o koşmalar yok mu
geçmek yol kenarında
kiraz ağaçlarını...
Kayıt Tarihi : 22.9.2012 13:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!