Militan yalnızlığını giyen, uluslar üstü kendine bakış yetisi olduğunu söyleyen Rilke konuğum.
Eski basım iki kitap, yıllar sonra tamir görmüş, ciltlenmiş sahaf kokulu iki kitap. Kim bilir ne zaman alındı, nerede denk geldi, şimdiye kadar niye sıra gelmedi, bilmiyorum. Kitap dediğin biraz da sahaf kokacak. Hiç tanımadığın okur/larının göz izi ya da derkenara düşmüş notlar, altı çizili satırlar. Keyfince okumak.
Şimdiye kadar en samimi bulduğum, kendisi öğretmen emeklisi ankilozan spondilitim dediği kambur engeli bulunan ve kendisine hocam dediğim sahaf dükkânından almışımdır. İsmini bile bilmiyorum, dedim ya ismi hocam işte.
Engin hoşgörüsüne sığınarak “Hocam bu Allahsızın kitabını bitirdim, bir Allah’ı olanın kitabında sıra.” Ya da amiyane tabirle “Hocam bu komonun kitabı bitti, hele bir faşo yapsam.”
içimin güler yüzü,
yaşanılası iklimim hoşgeldin...
(adımın çapraz yazılması kimin umrunda...
denize düşen yılana öykünür biraz da...)