o fabl KEDİ İLE KÖPEK
0 KEDİ İLE KÖPEK
Bir ev vardı uzakta,
Bir çiftliğin içinde.
Huzur hakimdi eve,
Cennet vari biçimde.
..
Kurudu anaların gözyaşları kurudu
Sekiz evin başını yine duman bürüdü
Sahipsiz kalan köyde kuduz köpek ürüdü
Üren nasıl köpekse ürdüren de köpektir!
Bir soysuz katilleri hala dostu görüyor
SAYIN deyip masada halâ ümit veriyor
..
Köpek sevgisi bu değil.
Seyranbağları,Bülbülderesi,Servi Sokak, Samur Sokak,Ziya Gökalp Caddesi,Sağlık Sokak.
Köpek dışkıları ile dolu.
İnsanlardan nefret ediyorum,artık köpeğimi daha çok seviyorum diyen birileri vardı,köpek besleme gerekçesi olarak..
Bu materyalistleşmiş,kapitale dönmüş dünyada sevgimi köpeğimde buluyorum diyenlerinizde çıkabilir.
Ben ne diyorsam yapıyor,diyenleriniz.
Herkes besliyor,benim herkesten ne farkım var diyenleriniz.
..
Şanslı yılımızmış onuncu yıl
Ahhhh! Ondan sonrası olmasaydı
Rehavetin gözleri pırıl pırıl
Geri sayım için bir başlangıç mı?
***
..
Soyu sopu meçhul piçin birisi,
Vatan sevdamıza söz edip gitmiş.
Belli ki kaşınmış önce gerisi,
İlikli düğmeyi çöz edip gitmiş.
Biti kanlanınca çıkıyor ünü,
Tarihe kin kusar unutmuş dünü,
..
Ne anam güldü ne de babam,
Ne ben mutluyum ne de bacılarım…
Bir gün düşmediniz yakamdan,
Bir gün düşmediniz köpek acılarım…
Benimle mi doğdunuz bilmiyorum,
..
Adın yazılsın aşk kitabına yusuf diye ey gönül
Kuyulardan çıktın yönün Mısıra ve aşka
Adın yazılsın aşk kitabına yusuf diye ey gönül
Gömleğin yırtıldı arkadan
Artık adın yazılsın aşk kitabına yusuf diye
..
Bal arıya mecbur arı çiçeğe,
Ağız dilsiz hiçbir işe yaramaz.
İnsanlara ibret dolu kainat,
Çok insan var bakar ama göremez.
Göz yok ise servet yetmez almaya,
İnsanların çoğu hasret gülmeye,
..
...................Bir gün bir bahçe suladım, hayatım karardı. Aslında sıradan bir işti bahçe sulamak..Hatta, suyun bol olduğu yıllarda ve yazın kavurucu sıcaklarında zevkli bile sayılabilirdi. Hele çeşitli bahçelerden akara düşüp te, savağımıza kadar yunup yıkanarak gelen meyvaları yakalayıp yemenin tadına doyum olmazdı...Bir de su darlığı başgöstermeye görsün..Daralmadıkları yeri kalmazdı bahçe sahiplerinin.
Yine kurak bir yaz mevsimi yaşıyorduk tüm şehir halkı.Şirin mahallemizin, daracık toprak sokağında, su yüzünden kavga etmedik ve küsüşmedik komşumuz kalmamıştı ne yazık ki...Bel ile, kürekle hatta balta ve tahralarla ölümüne kavga edenler, bir küçücük sebze andalını sulamak pahasına komşularını suya basanlar, birbirlerinin yüzlerine bakamaz hale gelmişler di...
........Bahçemiz, İçanadolunun yeşil beldesi Ereğlinin Tahtaköprü mahallesinde bulunuyordu.Hani derler ya; - Sanki bana ark altından mal mı bağışlıyorsun...Diye.İşte bahçemiz aynen öyle, ark altında yemyeşil bir bahçeydi..Aslında tüm bahçeler birbirlerine benziyorlardı.Kerpiç ya da çamurdan yapılmış bahçe duvarları.. Üzerleri çalı çırpı ya da ince kamışlardan yapma çelenli, gözünü yere dikmiş yorgun duvarlar...Bahçelerin yola yakın kısımlarında dar imkanlarla yapılmış, sıvasız ya da sıvaları dökülmüş bitkin kerpiç evler.Ama bahçeler, tüm bu yorgun yapılara ayrı bir zindelik veriyordu.Çelenlerden yola sarkan elma, kayısı ya da kiraz ağaçları tarifi imkansız bir güzellik katıyordu tüm mahalleye...Kim müsaade ederdi ki, bu güzelliklerin kaybolmasına? ..Tırnaklarla yerler kazılıp çok büyük emeklerle meydana getirilen bu yeşilliklerin solmasına kim müsaade ederdi? ..İşte bütün kavgalar, doğa için doğaya karşı yapılıyordu..Yağışsız geçen kış ve bahar ayları, yazın olacak kavgaların habercisi gibiydi sanki...
..........Günümüzde, DSİ tarafından yürütülen mezruat sulaması, altmışlı yıllarda mirav tabir edilen belediye sulama görevlileri tarafından yürütülüyordu. Su sıyırtıcısı da denilen bu miravlara uzaktan bile olsa yakınlığı olanların bahçeleri hiç kurumuyordu her ne hikmetse..Biz, kavgacı bir aile değildik.Ellili yıllarda kaybettiğimiz tek dayanağımız babamızın yokluğu belki de bizi pıstırmıştı kavgacı komşularımıza karşı.Arkasız oluşumuzdandır ki, kavga ile elde edemiyeceğimizi, teknoloji ile sağlamayı yeğlemiştik.Bahçe kuyumuza kurdurduğumuz santrifüjle sulamaya çalışıyorduk meyve ve sebzelerimizi, lakin iş yarıya gelmeden kuruyuveriyordu kuyunun suyu. Öyle ya, kış ve bahar aylarında su görmeyen toprağın üstü kuruduğu gibi elbetteki altıda kuruyordu..Çaresiz bekliyorduk mirav efendinin su sırası vermesini.
Tipik bir kara iklimi hüküm süren Ereğlide, kışlar çok soğuk ve az yağışlı, yazlar çok sıcak ve kurak geçerdi.Bindokuzyüzaltmışiki yılının temmuz ayının bilmem kaçıncı günü idi..Yaz tatillerinde Kuran mektebine gittiğimiz için, evimizde ikiz kardeşimle birlikte ezber çalışıyorduk.Birden bağırmaya başladı annem, kerpiç evimizin geniş avlusundan:
- Çocuklaar! ..Haydi geliin! ..Mirav suyu verdi, sular kesilmeden bahçemizi sulayıverelim çabuk oluunn...
- Okuyoruz annee! . Diye bağırdık pişkinlikle.
..
Kapı senin, eşik senin
Yorgan senin, döşek senin
Mutfak senin, banyo senin,
Ev zaten senin, Sultanım.
Ben ise eşiginde köpek
Bazen içeri alır beslersin
Bazen kızar döversin
..
Koparılmışsa çiçekten bir kelebek
Bir yerlere dayanmış kurt köpek
Kızgınca rengini değiştirir şu çiçek
İtler kurttan gelmedir bizden ırar.
Bedende böylesi can sıcakta üşür
İnsanlıktan uzak kuytuda buluşur
..
Nasıl da köpek köpeği çeker
kan kanı...
iyilik iyiliği
sülük sülüğü
yalaka dalkavuğu çeker!
hem siz hiç gördünüz mü ki
..
Çatışmanın ortasında bir köpek olmak, bir hayvan olmak ne garip şeydir. Polis gaz atmış. Köpek ana caddeye doğru koşmak zorunda. Çünkü önü havadan gelen duman ve gazla kapatılmış.
Koşuyor köpek. Eyvah ana cadde üzerinde binlerce insan.. sağında, solunda dükkanlar.. kaçaçak tek yön polise doğru.. Ve halka doğru gelen bir TOMA.
Filmlerdeki kavuşma sahnelerindeki gibi birbirlerine doğru koşuyorlar. Kucağını açacakmış gibi Toma'nın başlığı açılıyor. Ve püskürtülen su ile karşık gazla köpek havaya uçuyor. Sonrasını gözlerim görmüyor,yaştan.
Kimseyi savunmuyor, kimseyi protesto etmiyor, oy da kullanmıyor bu köpek..
Ve diğer hayvanlar kimbilir neredeler, neler yaşıyorlar, kimlerin koltuk ve cepleri için bu hale düşmüş durumdalar...
Her gece işdönüşü gördüğüm ve hatta korktuğum sokak köpeklerini 12 gündür ne gece ne gündüz görebiliyorum. Köpekler bile şehri terketmişler.
..
DÖNÜŞÜM
yenilgiyi intiharla karşılayan komutanın
gözde askeriymiş eskiden
saçları dökülmüş, parlıyor kafası
eski moda bir şapka örtüyor kelini
..
-Sinop/Gerze sahili-
Atlet kişi, koşmaya, vaktim hayli bol, demiş.
Sahili sakin görmüş; işte uygun yol, demiş.
Bir köpek, hav hav edip, hücum etmiş Atlet'e;
Atlet, ayakla dürtüp, benden uzak ol, demiş.
..
Bugün yine sairligim tuttu,
Insanlar nedense beni hep unuttu,
Degerimi simdi anladim ki,
Köpekten farkim yokmus.
Hep yalniz kaldim,
Hep aldatildim,
..
Köpekler kendini hiç bilmezmiş
Kuyruğundan haberi yokmuş
Neci olduğunu arayıp bulmazmış
İnsan içinde bir yeri yokmuş.
Köpek ne olduğunu bilmezmiş
Dişleri kanlı bize gülmezmiş
..
Seninkiyle aynı değil
Benim yalnızlığım
'Artık bira içme'
Dediğin adamın
'Viski, tranç limon' istemesindeki
Öfkenin yalnızlığındayım.
Ben,
..
Karabaşın isyanı..
Yaşlandık artık kabul et;
Eski gücün ve kuvvetin kalmadı.
Artık hak bilir hanelerin önünde,
Ayrılmış kaburga ve
..
Bizim memleketin kurtları efsaneleşmiştir
Kurtlarla ilgili öyle hikàyeler anlatılırki insan dinlerken bile korkudan titrer
Bizim evimiz köyün dışında doğu tarafındaydı
O yıl yine çok kàr yağmıştı hava buz gibiydi
Bizden biraz içerde bir komşumuzun iri yarı bir köpeyi vardı çok saldırgan olduğundan geceleri bile zincirden açmazlardı
Bir gün sabah kalktığımızda bu köpeyin kurtlar tarafından götürüldüyünü öyrendik o an bizi bir korku sardı
Zincire bağlı köpeyi nasıl olurda kurtlar götürürdü
..