Ekim sürüm biçim harmanlama iyilik sağlık mutluluk ambarına konulması istenilen yüklü değerler adına bütün kural kanun kaide araç gereç ve incelikleri gözetilmesine rağmen eğer toprağın verimliliği niyetlenilen emeğe karşılık dermanı gücü diriliği doğallığı canlılığı enerjisi direnci bağışıklığı uygunluğu ve yoksa, elde edilecek sonuç; bütün emekleri haraba giden soyut bir arayışın yer katını ve doruk zirvesini tüm iyimserm çabalarına rağmen bulamayan hazin hüsranlarla kaplı, kendine yenilmişlik ve karamsarlık hasadıdır. Kaderi hiç değişmeze sabit kalan toplumsal ilişkilerde de, hurafelere korkulara gericiliklere cahilliklere sefilliklere acılara bağnazlıklara çürümüşlüklere kendisini adamış alışmış ve kanıksamış her türlü kurak çöl çorak ve verimsizliğe şartlanmış insan kalabalığıyla örülü ve kapalı sosyal toprağa iyimserlik ekme ve kendi katkı payı olmaksızın özgürlüğü huzuru refahı kalkınmayı güveni istikrarı aydınlanmayı çağdaşlaşmayı getirme isteği de, aynı sonuçla bu şekilde ve böyledir.
‘ Her şey haksız kanunsuzluk hükmünde olup bitince, yani yasa kural kaide ahlak onur itibar saygınlık ortadan sökülüp kaldırılınca, hiç bir şey yasa dışı değildir. Yani her yasa dışı olan ve sayılan şey yerleşik hayata sıradanlaşarak çökmüş çullanmış alışkanlığın rutin ve doğal vazgeçilmezi olmuşsa, kaçak zorba haram ve insanlık dışı sayılan her şiddet saldırı dayatma baskı korku taciz ve tecavüz, sosyal hayatın normallerinden olmuştur ‘ diyor Georg Orwell , küresel Globalizm’ in kozmik karargah merkez metropol örgütlenme hücrelerinden biri olan ve giderek denetimli metal kapanmışlığa hayatını kaybeden insanlık cinayetinin ‘ 1984 Londra ‘ sı ‘ üzerine odaklı fakat asıl gizli öznesi Troçkist yanlılığını ortaya koyan Sovyetler’in muhatap alındığı ancak toplam gerçeklikteyse Orwell’ in bile farkında olmayarak günümüz tek kutuplu vahşi kapitalizminin esaret çarkını ve çarmıhını işleyen bilim kurgu ( onca kayıplarla geçmişini hatırlamayan, geleceği olmayan ve bugünün yeri ve tarihi bilinmez her dokunuşu kımıldayışı sesi düşüncesi hareketi peşin proğramlanmış ve bütün insancalarını yaşama yetenekleriyle birlikte yitirmişlerin irade hükmünün değer kıymeti dikkate alınmayarak konulmuş yasak sınırlar dışına çıkma şansının olmadığı ve orası artık Savaş Barıştır, Özgürlük Esarettir, Cehalet Güçtür ahmaklık emrine uymayanların dünya dolaşımında barınamadığı dijital diktatorya eseretindeki amansız takip altında insanlıktan çıkmışlığı anlattığı ) türünde yazdığı 1984’ te.
Burayı şimdilik daha ilerdeki Kitaptan Kitaba’ başlığı altında sıradaki rakam sayısıyla daha detaylı bakmaya bırakarak….bu uzun soluklu yazının yoğunlaştığı konu ekseniyse, Tolstoy’ un başyapıtlarından biri olan Efendi ile Uşağı seyrindedir.
Hal böyle olunca sınıf ve zümre çıkarları asla uyuşmayan taban tabana zıtlıkta, en iyimser niyetlerle de olsa kendi karakteristik yapısının karşıtlığına bütün yapılı kurulu düzenini kendiliğinden dağıtıp bozup değiştirmeye de kalksa, kendi dinamiğinden olmadıkça güttüğü niyetinin karşılığını asla bulmayacağıma dair sadece ve tek başına bir romandan çok, felsefi kültürel siyasi edebi ve düşünce donanımlılığın geniş kapsamlı sosyal laboratuvar çalışmasıdır EFENDİ ile UŞAĞI.
Efendi ile Uşağı’ nın daha ilk sayfalarında iyi yürekli ve tebasına karşı onların hak hukuk ve insanca yaşaması için okuduğu yüksek okulu bırakarak yoksulların sefil hayatlarıyla ırgatlık ettiği mülkünün başına iyi bir Efendi olarak geçmek istediğini yakın saray ilişkisi olan elli yaşındaki kontes teyzesine mektupla ilettikten sonra( mektup, o zamanlar seçkinlerin bütün her şeyini alt tabakadakilerle ayrıcalıklı olduklarına dair fransız burjuvazisinden özenip imrendiği sebebiyle ) sınıfının katı kuralından ödün vermeyi salaklık olarak gören teyzesinin cevaben verdiği yanıtta ..:
“ biz yaptığımız kötülüklerden değil , daha çok iyilik ettiklerimizden ve iyi yaklaşımlarımızdan dokayı zarar görürüz” diyen Rus Aristokrasisi’ nin karakteri örneğinden dünyanın her yerinde aynısı olan üstün zümre karakterinin en vazgeçilmez davranış ve kişilik bozukluğunun ana fikrini vermekte.
Her kendinden acil istekte bulunan ve kapısını gezdiği derin sefaleletin diz boyunu aşan yoksullarının, üst sınıfın şatafatlı gösterişliliğe acımasızca ‘Angarya’ geleneğinden eze üze soyup sömürdüğü; ve günlük hayatın ortalık yerinde herkesçe görülmeyen tarafına bakar , marabasının Efendisi tanıklığıyla Efendi ile Uşağı’ nda Tolstoy.
Aynı satırlarda “ ancak başarılı olarak etrafına hükmetme gücüne erişirsin. Başarılı olmak içinse sert soğuk mesafeli ve katı olmak şarttır ve iyimserliğe aska yer yoktur, imtiyazla seçkin efendiler hep vardır ve olacaktır yeryüzünde. Efendiler oldukça da yoksullar da kaçınılmaz ve ilkesi değişmez bir şekilde olacak sürecek ve bulunacaktır . Sempatik bulmamla beraber sana kesinlikle katılmıyorum. Senin talebin ham hayalden kendi kendini kandırma “ denmekte ,
DERİN YOKSULLUK kavramının bütün ana ve yan etkenleriyle beraber insanlık konuşma diline; siyaset, sanat ve dünya edebiyatına girdiği ilklerdendir Efendi ve Uşağı Tolstoy’ un. Orda her yazdığı klasik eşsiz benzersizlerinde olduğu gibi olup bitenleri efsanevi bir kurguyla yaşananların ve yaşayanların en tanıdık kendi olanından gözlemleyen, bakan, irdeleyen ve yazıya döken insan gerçeklikleri ve toplumsal travmalar vardır.
Ait olduğu soylular seçkinler ve aristokratlar zümresinin sınıf kurallarını ve kendi şahsi çıkar önceliğini hiçe sayarak, insanların emeklerinin karşılığında hakettiği onurlu yaşamı ezilmeden, sürünmeden, kimseye yalvarmadan, ihtiyaç duyduğu bütün hayati gereklerini kendi gayret ve imkan gücüyle sağlaması gerektiği inancı ve iyi niyetiyle sahip olduğu otoriteyle topraklarına ve onun ANGARYA buyruğuna bağlı sefil yoksul köylülere dönük kökten iyileştirmeler için yola çıktığında yoksul kalabalıkların soylu Efendisi Nehlüdov, ordaki her birine yaşadığı yıkımdan yakınen bakar görür ki, kronikleşmiş sefillikleri azapları cahillikleri ve sorunlarıyla öylesine kanıksayıp içselleştirmiş ve kabullenmiştir ki insanlar, asıl sefaletin adresini değiştikleri zaman ondan başka hiç bir hayat tarzı ve yaşam biçimiyle üstesinden gelemeyecekleri ve uyuşup anlalaşamayacakları korkusuyla her iyileştirme niyetini reddettikleri akıl almaz çelişkiyle karşılaşır.
Onun tek derdi yeterince huzurda sağlıkta ve refahta olan mutluluğunu kendine borçlu olmalarıdır efendilik angaryası güdümündeki insanların. Bu yüzden her karşılaştığı sefaletine alışmış uyuşmuşlar tarafından katı kararı hiç değişmeyen sürekli ilgisizlik kayıtsızlık tavırlı reddedilme dedeniyle, zaman zaman yılgınlığa düşer, kendinden ve heveslendiği iyi niyettin doğruluğundan şüphe eder, hayal kırıklığı ve yanılmış olma sersemlikleri yaşar.
Hayatın hakikate dayalı değeri nedire cevaben mutlu olmak için insanüstü coşkuya saygınlığa hazza takdire değer İYİLİKLER YAPMALIYIM’ ın tüm boş zamanlarda yorduğu akıl fikir düşünce vicdan mantık sezgi çelişki ve sorgulamalar sonucunda vardığı kararlılıktır, ( kayıtsız şartsız iyiliğe adanmışlık kararı) yardım sandıklarıyla, işliklerle, tasarruf paralarıyla, çiftliklerle ve hatta ortada olmayan iyilik meleği karısıyla ilerde geçireceği dillere destan evlilik günleriyle saymakla bitmeyen fanteziden ibaretlik muntazam düzeneğe kurduğu ve yorduğu hayal sarmalından, onların refahı gelişimi güvencesi ve mutluluğu payına kendininkini de bağlayıp eşitleyen Nehlüdovun ki iyimserlik sayıklamaları.
Bunun böyle olmadığı ve yürümediğini gördüğü soğuk gerçekliklerle boğuşup yüzleştiğindeyse “ ne umdum ne buldum “ kıskacında kıyasıya kendi kendini hesaba çekip cevabı verilemeyen ve acısı dinmeyen üzüntüler yaşamaktadır sefil yoksul köylülerin mülkiyet sahibim ve efendisi Nehlüdov.
Bu değil, bu da değil, diye sayıklaya onurda kıvançta sevinçte hazda kendini tatmin edecek hiç bir şeyle yetinmeyip, sevgiye ve iyiliğe dair hakikatin mutluluk kaynağı olabileceğinin en yüksekten daha yüksek erdem sahibi olma ideali isteği inancı tutkusu özverisi hayali duygusu ve düşüncesiyle ….güttüğü gittiği tuttuğu niyetin karşılığı olanların arasındaki sefalet balçığının içinde yaşamasına rağmen bütün gününü ahırın yıkılmaya yüz tutmuş damında uyuzlaşarak ve Arina adında ihtiyar annesinin eline bakarak geçirdiği asosyal çukurda hiç bir yaşam belirtisi eylem ve harekette bulunmayıp, kendinden ölen karısının yerine kız isteyen Davitka da vardır. Kendilerine yapılıp arazi ve hayvanlarıyla birlikte verilecek yepyeni evi biz burdan başka yerde yapamayız ve yaşayamayız deyip ( sefaletinin değişmez kalıcılığını talep eden) reddederek kendinden heryeri harap olmuş viraneyi tamir etmek için kalas odun ve kütük talebinde bulunan İvan Çurisenok da vardır, her tarafı aynı leş kokan çamur balçık içinde sürünen, fakat sefaletinin kurtarıcı işini gördürecek yere atlarını satmak isteyen Yuhanka’ nın tek dişi her yerine değip sızlayan hasta sayrı anası da vardır, alışılmış düzeni ekim sürüm işine bozmak istemeyen ve uzun yolculukların her zorluğuna katlanarak gittikleri her yerde hayallerindekilerini gezmek mutluluğuna hiç bir şeyi değişmedikleri, atlarını posta arabacılığında kullanmayı beyden rica minnet dileyen İlyuşka ve Karp kardeşler de vardır.
Ezile büküle yoksulluğun acı reçetesinden ne çıkarsa ona razı gelip itirazsız yaşayarak her dökük yıkıklığın sahabini Efendi bildiğini aynı zamanda tanrısı gibi gördüğü kırık camları çal çaputla tıkalı ve başkalarının dilediği gibi kullanımına açık yaşam çıkmazında sırtındaki kirli gocuğu ve ayağındaki delik deşik çizmeleri dahi satarak içkiye veren sefaletine alışık ve bağımlılığın dibidir burası.
Sürekli çözüme ayak diretenlerin dertleriyle boğuşma deneme yanılmalarıyla geçen yıllar içinde günden güne eriyip tükenen heyecanı gayreti umudu serveti kaynağı ve inancının yorgunluk bitkinlik şaşkınlık pişmanlık koması ve kuşatmasında ” hayatımın en güzel yıllarını niye böyle boşa geçiriyorum “ sıkıntısına düşer,üniversite yıllarından tanıdığı arkadaşının düzenli hayatına ve teyzesinin tenkitlerine imrenip hak veren dibi karanlık boşluklarda gezinerek dağılmış aklını zihnini kontrolsüz bir kayıpta zar zor toplayan kısır döngüler, burgaç girdaplar, soyut sağırlaşmalar, bulanıklıklar ve çelişkilerle çırpınır kıvranır.
Kitabın ikinci bölümü karlar içinde bata çıka bütün kötü hava koşullarını içinde barındıran hayati tehlikeyle yola düştüğü arazi almak işini ucuza kapatmak için kilise derneğinin kendine emanet ettiği parasını yanına almış, soğukta tipide çıktığı hırsına kapılmışlık uğruna yolu bir kaybedip bir binbir güçlükle bularak gündüzün erken saatinden tasa gece karanlığı boyunca yetişmeyi dilediği yere varmak için can atan toprak sahibi Vasily Andreyiç; ve içtiği zaman karısına bu dünyayı dar eden; ve bu yüzden de karısının artık yakın köylü bir fırıncıyla kaçamak ilişki yaşadığı, kocasınıysa sadece ay sonu maaşını getirdiği zaman eve aldığı, at bakıcısı Nikita’ nın zorlu ve çetin yol hikayesi vardır.
Yol iz belirsiz gecenin zifiri vaktinde sık sık kaybettikleri güzergahı yeniden buldukları bir sırada misafiri oldukları evin sıkı ısrarlarına rağmen orda gecelemeyip, ihtirasına yenik hırsının ardından ölümüne gitmeye kararlı Efendisine, yaşadığı hayatta hiç bir söz ve irade yetkisi olmayan uşağının hiç istemediği halde bu akla zarar gözü dönmüş çıldırmışlığa boyun eğmekten başka hiç bir çaresi çözümü imkanı ve gücü yoktur..
Dibi delik çizme, tek parmaklı eldiven, kirden pasaktan yağ tutmuş gocuk şal ve tüyleri tiftik tiftik dökülmüş kuzu postundan şapkasına yolu yeniden kaybettikleri ve etrafa bakındığı sırada görünmeyen yardan aşağı düşmüş, böğrüne yanına kar dolmuş buz tutmuştur bilinmezin yoluna dizildikleri kar kış tipi ve zifiri karanlıklar boyunca Nikita’ nın.
İyimserliğiyle yaşamdan insanca pay almayan ezilenlerin düşkünlerin yoksunların ve sefillerin çilekeşliğini değiştirip düzeltme hayaliyle yanıp tutuşan Nöhlüdov’ un katı acımasız bencil mal mülk fetişisti ve kendi çıkarı uğruna her gözü dönmüşlük hırsının bütün karakteristik icabını yerine getirmekten kaçınmayan olarak tam tersidir Vasiliy Andreyiç.
Aşağılık kompleksidir, yeryüzünün vurguncusu soyguncusu işgalcisi acımasızı azgın emperyal sapkınlarıfır diyenlerin gücü parayı imkanı şöhreti bulunca veya bulmak için ilk fırsatta kapağı oralara atıp, kendilerine fark yaratma imajıyla yapısal arızalarındaki açık veren aşağılık yanlarını bu sayede tamamladıkları inancıyla burdan sülüklenen ve orda yaşamayı onur itibardan bilerek ve ordan hak hukuk ülke toplum severliği adına gösterişli posterlerde ve pozlarda oğul uşak çol çocuk hep birden gezip tozup ( doğu köktenciliği ve gericiliğinden kıyak geçim istiflenip batı hayranlığına yaltaklanan sosyete yobazlığının yurt dışı eğitimi cart curt filanlarıyla ) imrenti kusmuklu sosyete ortaklığı rol model klonlaşmaları kopyalayaraktan , din tarikat sanatçı yahut siyaset hamasetçiliği yapmaları, söylemiyle eylemi arasında hiç bir iler tutarlılığı olmayan ve iddasına ilişkin akıl fikir vicdan cesaret kişilik karakter bedelini inanılır gerçeklikteki tavrı duruşu duyarlılığı yaşayılı ve özgün insanlığıyla ödeşmediği en görünür sahtekarlıkta kendini Isparta muhtaç etmeyen tam bir rezil kepazelik örneğidir.
İçinde boğuldukları yoksulluklarının efendilerine şartsız koşulsuz itaatle tapınma derecesindeki bağlılıkları, tanrıya bağlılıklarıyla aynıdır. Kendi ihtirasanın ve görkemli ihtişamının ihtiyacını karşılamakta sınır kural ahlak vicdan itibar ve saygınlık tanımayarak sahip olduklarının çok daha fazlasına kabarmış iştahını doyurmak için kendinden başka herkesin hayatını çöp sayan Vasily, sabaha çıkışın yolunu bulamadıkları ayaz gecenin içinde saplanıp kaldıkları sırada kapı kulu olarak gördüğü Nikita’ yı da öyle bilir ve davranırken, zifiri gecenin içinde çaresiz sabahı beklemekten başka çareleri kalmadığını gören Nikita’ sa, üstü yalın kat tipisi dinmeyen dondurucu soğukta ecelle cebelleşmenin yanı sırasında tanrıya itaat eder gibi Vasily’in etrafında dönüp hizmette kusur etmeksizin koruyuculuğunu yapar. Çünkü eğer zorluğu giderek artan dayanılmaz çıkmazda ölecek olursa, tanrının yanında veya yolunda ölmüş gibi olacağına inanmaktadır.
Korsikalı Napolyon’ un imparatorluğa yeniden geri dönüşünü yerleşik hale getirmek için her tanrısal güç kudret ve seçeneksizlik ihtişam otoriterliği dileyenlerin baş vurduğu alışkanlıkla toplumsal çıkmazı oyalayacak savaşa kanalize ettiği Rus- Fransız savaşının Rus tarafındaki nufuslu soylular ve aileler arasındaki bütün hasetlikleri, entrikaları, yürümeyen evlilikleri, gizli kaçamakları, ahlaksızlıkları, sahici aşkları savaşın seyri ve cephe günlüklerini anlattığı Savaş ve Barış’ tan veya Anna Karanina’ dan sonra yazdığı baş yapıtlarından biridir, Efendi ile Uşağı romanı Tolstoy’ un. İki ayrı bölümlük romanın ilk bölümü kendi nüfusuna bütün hak hukuk tercih ve iradesi yetkisini kölelik bağıyla efendisine terketmiş ve ezici yoksulluğundan başka hiç bir yaşam biçimi tanımadığı gibi hiç bir değişimi kabullenmeyen köylülere karşı her şeyinden vazgeçerek ( otoriter yetkisi dahil) onların insanca yaşaması için o güne kadar görülmedik bütün alışılmışları yıkarak varolan dayanılmaz ve acımasız şartları değiştirmeye gecesini gündüzüne katarak kendini yorup üzen uçsuz bucaksız toprak sahibinin amansız gayretinin öyküsü vardır.
Nitekim, koruluklarıyla, dereleriyle, harman yerleriyle, değirmenleriyle göz alabildiğine geniş arazileriyle ve ırmaklarıyla zenginliğini ihtiyaç duyan herkesle paylaşmak isteyen bu iyi niyet, çabanın üstünde titrediği tüm yaşam enerjisini bütün gün boyu seferber etmesine rağmen hiç birinde olumlu bir sonuca varmayıp onu işin sonunda ne yapsa yerleşmiş olan sefil alışkanlıkların hiç değişmeyeceği karamsarlık inancına boğdukça ve elindeki kaynaklar bitip tükendikçe, iyimserliğin yerini kendi kendini sorgulamaya terkettiği şevki isteği heyecanı kırılararak neredeyse pişmanlığa sürükleyen bezmiş usanmış hayal kırıklığı sancılarının kabuğuna çekilerek, at arabacısı İlyuşka’ nın dünyada hiç bir yeri sınırı mülkü şöhreti ünvânı buyruğu vadesi şartı olmayan henüz hiç kimse tarafından el değmedik sevinçlerin düşsel gezginciliğine kendi yerini değiştirmek isteyen; ve içinde boğulduğu kendi sınıfının gereğini yapmamaya yenilmişlik esaretinden kurtulmak için hikayesinde hiç kimsenin olmadığı derin ve uzak arayışlara terkeder bırakır kendini.
Bu konuya bir başka bir yaprak sayfasıyla devamını getireceğimi noktalayarak..
Nsan/ 25
Kayıt Tarihi : 6.4.2025 13:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!