Soğuk savaş süresince taaa Fransız Devrimi’ nden kalan ve Thomas Hobbes, John Locke, Jacques Rousseau gibi nice Aydınlanma Çağı düşünürleriyle var olanın üstüne katlayarak koyan; Onyedi Ekim Proleter Devrimi’ yle de Marksist -Mataryalist felsefeyi bilimsel yaşam değerleri olarak her türlü gericiliğe tutsaklığa baskıya kulluğa köleliğe zorbalığa yoksulluğa ezikliğe sömürüye işgale tecavüze hurafeye dayatılanların tümünün kaderi değiştirilebilir aklını fikrini ve gelişimini eylemselleştirdiği yerden; özgürlük, barış, eşitlik, kardeşlik, hak, hukuk, kirlenmemiş dünya, savaşsız bloksuz ve atomsuz yaşamak vitrin kostümleriyle dışarıya boşaltılan kalabalıklar taaa Berlin Duvarı yıkılıp Doğu Bloku çökenceye kadar köprüleri yolları çimenlikleri caddeleri otobanları sahilleri pazar yerlerini sahil kıyılarını stadyumları meydanları artan yoğunlukla geceli gündüzlü mesailerden örgütlü gösteri yerine dönüştürdü. Kendilerine verilen sipariş işi bittikten sonra ( duvar yıkılıp doğu bloku dağıldıktan sonra) hele hele de bugünlerde dünya sokaklarında ahlak kural kanun tanımayan ölğmün zulümün sefaletin haksızlığın hükümdar olup kol gezdiği kesintisiz savaşlar silsilesinde kan ve kin kusan vahşet dehşet çevre kirliliği ve atomlaşmalara karşı Soğuk Savaş yıllarınca gündemden düşmeyen özgürlük barış kardeşlik silahsız savaşsız ve atomsuz kapitalist atölyeden çıkma ve çakma vitrin gösterilerden eser kalmadı. Çünkü sahip oldukları bütün araç gereç manipülasyon ve imkanlarıyla bu gösteriler de kazanılmış her türlü insani değer, düşünce ve zenginliklerine yönelik KARŞI DEVRİM suikastçılık yollarından biriydi.
Stalinist Sovyet yapılanmasının çürüyen çöken sebepleriyle yıkımı kaçınılmaz, yer yer doğru ve yerinde tespitlerinin yanına kendi içinde biriken ve eleştiri sorgulamasını haddinden fazla aşan kin kusma, öç alma, tarafgillik tetikçiliği etme ve kıyasıya önyargılı intikamcılık gütme gibilerle hep açık veren hata sorun yanlış çelişki terslik olumsuzluk bulmaya kilitli, hiç bir olumlu kaydı ve göstergeyi görmezden gelmeye sadistlik seviyesinde saplantıların ajanlık kuryeliğinde, Batılı Emperyallerin kutsadığı özel şövalyeciliğe kasıtlı ve abartılı suikastçılık yaptığı çok bellidir Georg Orwell’ in 1984’ ü. Günün klasik tabiriyle her okuyan insanı kendi tek yanlı saldırganlık kusuntuları bağnazlığında boğan koyu trübün tezahüratçısı ve fanatik kapitalist yandaşıdır 1984.
Derken uzunca günler ürke korka uyar sakinliği boşluğu kimsesizliği saati tenhası kollanarak anca ayak üstü ve hızlıca denk getirilen işyeri Kantininde, birbiriyle buluşmanın kızla Winston arasında ilk randevusu karara bağlanır. Karara yer akşamın yedi sekizi arasında meydandaki Oliver Cromwell heykelinin olduğu meydandır, buluşurlar. Ardından daha dolambaçlı zahmetli uzak tren yolculuğunu da içinde barındıran ve tarifi fısıltıyla konuşulduğu akılda tutulması özel gayret gerektiren yerde ikinci defa buluşurlar soğuk savaşın esirleri sergilenirken caddeye doluşmuş kalabalığı fırsat bilen ilk buluşmada ilk defa elini de tutar fakat adını sormaya imkan, yüzüne bakmaya cesareti olmadığı için hala ismini ve göz rengini bilmiyordur kızın, 1984’ te romanında başrole kahramanlaştırılan Weston.
Büyük bir İhtiyatla, titizlikle, ardını hep kaygılı endişeli sorularla ve her yerde kontrol devriyesi gezenleri gözetip kollayarak gerçekleşen ikinci buluşmada ilk dokunuşları ve temasları başlar. Baskılanmış kıskaçta hızla Birbirinin gözüne yüzüne bakarak kızın adının da Julia olduğunu öğrenir. Öpüşür dertleşir koklaşır hatta çikolata bile yerler kızın satın aldığı karaborsadan. Kız, yani Julia aslında birlik komitesinin gösteri ve yürüyüşlerini örgütleyen; insanlarıysa davranış duruş ve mimiklerinden rahatlıkla kim olduğunu hemen anlayıp okuyabilen casustur ve bunu bu buluşma sırasında Weston’ a açıklar. Soyunma dökünme kucaklaşma gibilerde kızın partili tüm üyeleriyle aynısını yaptığının özeti yaşanırken, Winston bundan büyük haz alır çünkü gerçeği saklanan çürüme ve yozlaşma bu sayede her üstü örtüleni derinleşmiş kokuşmuşluktan tüm pisliğini örgütlü fahişeleri sayesinde dışarıya vurmaktadır. Zorla dayatılan sahtekar saflıktan nefret etmektedir çünkü Winston. Şehvetin her renginde sarılır kucaklaşırken bile birbirine ayrı soğuk ve yabancı duygularla sadece hayvani dürtüyü doyurmak için hiç bir duygusal bağı olmaksızın olup bitiyordur. Ve bu sayede bütün partinin koyduğu yasakların dışına çıkılarak var olan sistemin hızlı çöküşü gerçekleşiyordur. Kız pratik zekasıyla belleğiyle bu yolları ve tüm ( Moskova’ yı) Londra’ yı avucunun içi gibi bilen profesyonellerdendir. Parti devletinde kurulan her birim maksadının aksini üretip çoğaltıyordu Julia da Cinsellik Karşıtı komite’ dedir fakat öz kendi örgütlü fahişelik yapmaktaydı.
bir değeri, bir üstünlüğü olsun
Çılgın bir aşkın tarihi
yolculukların günlüğü olsun
ama kavgalarda geçsin ömür
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta