Bazı anlar vardır, göz görmek istediğini görür, gönül katlanmak istediğine katlanır. Arkadaşımla oturmuş konuşurken, birden çantasından cep telefonunu çıkarıp bana bir mesajını gösteriyor:
‘Stresli zamanlar… Gelme, arama, sorma…’
-Bu, iyi bir mesaj; değil mi? Gelme, arama diyor ama sebebini de açıklıyor. Sen onu tanımıyorsun. Açıklama yapacak birisi değil o. Şimdiyse bana durumunu açıkladıktan sonra gelme-arama diyor.
Bu açık mesajı bir kez de anlatımlı dinlerken, aşıkların birbirine karışıp acıyı nasıl bal eyledikleri geliyor aklıma. Birbirimizden koparak değil, sarılıp öpüşerek çoğaldığımız aşkları düşünüyorum.
Çiçekli badem ağaçlarını unut.
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
Devamını Oku
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
ben de gördüm tübün dibindeki kımızlı çökeltiyi...
kımızlı çökeltidir, biz türklerin kalaylı bakır taslarında aşk...bir de, kımız ne renkti bilseydik..kızıl elmanın rengindedir elbet..
kımız, kırmızı değilse çok üzülürüm bak şimdi
:)))
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta