Zamanın rüzgârında savrulmuş kelimelerim,
bir harabenin duvarlarında asılı.
Kırık bir saate bakar gibi
bekliyorum eski duaları—
henüz kabul olmamış bir “amin”de
yüreğim oyalanıyor.
Ey hatıra!
Sen, susturulmuş bir zamanın
yalnız kalmış ezgisisin.
Bir çocuğun düşlerinde kalan
eksik sevinç gibi
zamanın kıyısında titriyorsun hâlâ.
Gün dönerken,
gölgeler uzar geçmişin üzerine.
Ve her gölge,
zamandan düşen bir hatıradır—
kırılmış aynalarda
bizim eksik siluetimiz gibi.
Ey zaman,
kalbime kazınan suskun iz!
Her tik-tak,
bir dua gibi eksiliyor içimde.
Ve her eksiliş,
dirilişe gebedir belki de;
çünkü kırılan her an,
yeniden doğmanın tohumudur.
Yitik zamanlarımda
ümmetin çığlığı yükselir:
Suskun nebilerden kalan
bir hatıranın iziyle
gönlümde bir diriliş başlar.
Ey kırık zaman,
seninle yürüdüm
kelimelerimin düştüğü yollarda.
Ve her adımda,
bir vahiy susar gibi
kalbimde konuşur.
Bir gün,
zamanın tam kalbine
bir mühür vurulacak:
Ve biz,
hatıralarımızla değil,
dirilişimizle anılacağız.
Kayıt Tarihi : 16.4.2025 20:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!