Ben de var oldum bütün bu nesneler arasında
su gibi, ağaç gibi, ot gibi gerçek.
Kimi kanatlar öptü, kimi ayaklar alnımdan,
ya sevinçten içerim pır pır; ya korkudan benzim uçuk.
Titredim karşısında dünyanın gün gün, saat saat
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Devamını Oku
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Şiire baktım, Avni ağbiye baktım sonra dönüp kendime baktım.Yorum yapasım gelmedi.Rap şarkısı niyetine aşağıdaki sözler döküldü;
Gözlerimizin çukurlarına doluşan çapaklarına
bir de mabada yapışan klozet kapaklarına
illet oluyuruz milletçe
şu soğuk kış günlerinde
oysa gözünün yağına iki yumurta kırmak
borazan gibi haykırmak var iki gözüm
iyisi mi fıs tıs, gülmeyelim kıs kıs
ardımıza sahip olalım iki gözüm
sözümüz hem kendimize hem de onlara
kendini allame Tabatabai sanan conconlara
şişinip kendini öven, insanları dikenli dille seven
bala da ota da üşüşen sineklere
öküzle geceleyen ineklere
ölmüşünü unutan sağlamını yanıltan
kendini şair diye tanıtan
lastiksiz gibi,
alışmış mabadda durmayan donlara
‘’halimize bir çare bulunur merak etmeyelim ‘’
iyisi mi hart hurt, etmeyelim kart kurt
ağzımıza sahip olalım iki gözüm
Saygılar şair amca şiiriniz çok güzel grafikleriniz de öyle, çevirileriniz de öyle.
Bütün geveze, zevzek ve imge diye diye kendilerini aptal kediler gibi yumağa dolayan tüm şairlere bir dönem yetecek bir ders kitabıdır bu şiir.
Günün uğuru olsun...
Uçurtma
Göğün ipini tutmuş koşuyor çocuk
savura savura denizi, al yeşil mor, kıyı boyunca.
Kapılardan içeri yaz doluyor döne döne
keskin bir adaçayı, reçine, kekik
kokusuyla, başdöndürücü
bir çingene çergisi çığrışmasıyla, gün günden uzun,
gün günden deli.
Dilimizde zaman av etleri tadında.
Akşamları kıyıda, demlenirken altında salkımsöğütün,
başı dizimizde uyuyor deniz, yorgun, güleryüzlü, güvenli
Sait Maden
Şair hoşgeldin sefa getiridin...
Hürmetlerimle.
Yoksa bir madende müspete müsaid'lik;
Beklenmez ondan elbette ki, said'lik.
güzel şiir kutlarım ...
Yüzyıllar arkasından Yunus un kimliğine baktım şiirleri anlamlı canlı kanlı kimliği gerçek kimlik,halbu ki Yukarıda ki kimlik şiiri kendi aklınca anlatmış ne anlatmak iştediği mechul.İnsanı nereye götürdüğü belirsiz
Dünkü şiir ormana mektup yazmıştı bu da ortaya anlam karkaşası yaratacak birşeyler yazmış.Bu kimlik gerçeğe benzemiyor sanki sahte bir kimlik.bana göre vesselam.
Hümanist bir bakış açısıyla yazılmış,felsefi boyutu olan ,fakat Gerçek manada insanı anlatamamış bir şiir.
Doğayla olan özdeşliğimiz ,akıl ve hırs noktasında bizi ayrıştırıyor.Yani sözün kısası,İnsan oğlu hala kendi evreninin boyutlarını çözebilmiş değil.
Kimlik'in çok farklı yorumu.Çok anlamlı buldum şiiri.Gayet net ve açık. beyitlerle ifadesi serbest şiire bambaşka bir değer katmış.zevkle okudum şiiri.Duygu ve düşüncelerle man-
tık içeriği gayet nefis.Kutluyorum şaiiri.Saygılarımla
tarihi yapanla , tarihi yazan arasındaki fark...tarihi yazmak , gözlemekle ilişkin..dış gözdür tarihçi dediğimiz tarihi yazıcısı..Şiir dış gözle , gözlemcilikle ilgili değildir...şiir, yaşanarak yazılır. Canlı, canlı ve diri, diri bir şekilde yazılır...
mesela tuzruhu şişede sarı bir sıvı şeklindedir..çinkoda işte kendi halinde bir metaldir normal şartlarda sağa sola sataşmayan..ama tuzruhuna biraz çinko attığınız zaman ortalık karışır..bir kaynayış, bir köpük ,bir buhar....
Kim sorusu insana dair bir özneyi, ne sorusu ise nesneye dair bir özneyi işaret eder..
evet insan anasırı erbaıdır. dört unsurdan teşekkül eder yani...su ve ateş ve toprak ve rüzgar...bir şiirde rüzgarı , ateşi suyu ve toprağı bulundursanız ve fakat bunları ayrı ayrı kaplarda tutarsanız şiirinizin öznesini yine ''ne '' sorusu teşkil eder..
Oysa bunların bir simya dahilinde karışıp katışarak can gibi kaynaması halinde özne kim sorusuna muhatap olur ve kimlik kazanır..
helvanın tüm malzemeleri mutfakta olsa ve fakat helvacı olmazsa demek ki helva yapmış olmuyoruz
Sait madenin octavio paz çevirileri ezberimdedir..Ki ''aztek kadını'' isimli çevirisinde meksikanın içinde nasıl bir karacaoğlan kadının var olabilidiğini, azteklerin ne kadar toros yörüğünü andırdığını hissettiren adamdır bana yaptığı çevirisiyle..keza değerli hoca cevat çapan da öyledir..ne var ki bu değerli insanların türkçe yazdığı şiirlerden hiç birisi aklımda değildir..
Dünya halleri garip işte fendim
Değerli edebiyat emekçisine , edebiyata verdiği hizmetler dolayısıyla şükranlarımı sunuyorum efendim
Saygılarımla
Kulak Vermek!
Bir taş attım yokluğa
Döndü başımı deldi
Oysa ki! Sonsuzluğa
Atsa idim giderdi
Kulak verdim müşire
Hayat yolmuş haşire
Yatmadan teneşire
Ölümden haber verdi
Yaşama bağlı sonda
Bildim ki! Hüküm onda
Bir ömürlük oyunda
Rolü önüme serdi.
Yiyip içip yatması
Gününe gün katması
Zevk'ü sefa çatması
Değilmiş! Dünya derdi.
Hamit Korken
Bu şiir ile ilgili 44 tane yorum bulunmakta